bugün

Her geçen sene birbirinden narin açıklamalar okuyoruz: Durun, islam sandığınız gibi değil! Zihin santralimiz on yıllardır meşgul; inancımıza 'akılcı' mı desek, 'devrimci' mi? Meşruiyeti ispat güdüsüyle, seküler kavramların tesir gücüne sığınıyoruz. Moderniteye laf yetiştirme telaşı, çeneyi kuvvetlendiriyor sanırım. Şairin fısıldadığı gibi; "güçlü bacaklara sahip olduk bana kalırsa / afedersiniz fazla biletiniz var mı sorusunu soramamaktan".

Baklavayı ağzımızdan çıkaralım. Kurban, muhtaç durumda bulunan insanları protein şampiyonu yapmak için kesilmez. Hz. ibrahim, oğlunun gırtlağına bıçağı dayadığında, akşama işkembe çorbası dağıtmayı planlamıyordu. Fiilin hikmeti, illeti -asıl sebebi- değildir. Maddi imkanları kısıtlı kimselere yardım etmek, zaten tek güne hasredilemez. Abd, ibadetini emrolunduğu için yapar, hikmet sonradan oyuna girer.

Kısacası Rezzak-ı Rahim'in emrini, kan dökücü bir ritüel olarak kabul eden hanzadelere rasyonel te'viller türetmek, ibadet mefhumunun özüne aykırı. Evet, islamofobik hezeyanları tashih etmek önemli; ancak savunmacı ["apolojetik"] tavır, zihin erozyonunu genişletiyor. Ve islam'ı, günün önkabulleriyle uyumu nispetinde 'makbul' addetmeye zorluyor.

Elbette kurban kasaplık becerisini sınamaz ve "kestiğimiz koçların ne kanları ne de etleri Allah'a ulaşır". Kurban, k-r-b kökünün torunudur; yakınlığı ifade eder, O'na yakın olmayı iktiza eder. Zor bir soru sorulur insana: Nedir en kıymetlin? Hangisidir feda ederken en çok güçlük çekeceğin? Kim senin 'ismail'in?

Sonuç olarak, "hak müstağni, hakikat zengindir". Yani hakkın pazarlanmaya, hakikatin ambalajlanmaya ihtiyacı yok.

Kurbanınız makbul, kavurmanız afiyet, bayramınız bayram olsun.
Bu hangi dil AMK.

Dil bilgisi (Gramer) Farsça devşirmesi, kelimeler çoğunlukla Farsça ve Arapça kırması, bir kısmı da ingilizce, ispanyolca ve Latince kökenli ve ayrıca bunların Türkçe ile karıştırılması ile Osmanlı döneminde sarayda Harem ağalığı yapan çüksüzlerin kullandığı dile benzer bir dile dönüşmüş AMK!

Sanki Şeyh Sait veya hani şu "çekirge, böcük vb. ile soba başında muhabbet ediyoruz, ben gördüm Atatürk'ün toynakları, boynuzu var vs." diyen zırdeli Saidi Kürdi/Nursi delisi mezardan çıkmış makale yazmış gibi!

Türkçe diye 10 bin yılı aşkın süredir kullanıldığı düşünülen bir dil var ve bugün de hala kullanılmakta. Anlatım, kelime, dil bilgisi (Gramer) açısından da oldukça zengin ve doğru kullanıldığında her tür konunun rahatlıkla anlatıla bileceği bir dildir.

Türk Cumhuriyeti Devleti topraklarında yaşadığımıza göre bu Türk dilini öğrenmek gereklidir.
Türkçe arapça ile kıyas edilemeyecek kadar basit bir dil. madem o kadar Türkçeye düşkünsün yazdığın tümcelerdeki arapça kelimeleri ayıkla.
"O zaman git Türkiyede Türkçe konuşulan bir platforma değil, Arapça konuşulan bir ülkede Arap dili kullanılan bir platformda yaz" derler adama!

Hep merak etmişimdir; Arapçada örneğin eşkenar üçgen, kare, yatay, dikey, yüzey, düşey, çap, bilgisayar vb. bilimsel terimlerin karşılığı var mıdır! Tabi bunlara bazı harfleri yan yana getirerek birer kelime uydurulabilir fakat bu kelimelerin anlamları nereden türemiştir! kelime çekimleri nelerdir!

En basitinden ingilizcede computer (Bilgisayar) kelimesi "compute" kelimesinden türemiş yani hesaplamak anlamına gelir!

Bu nedenle Türkçede de "Bilgi sayar" ismini almıştır. Çünkü bilgisayar sayısız 1 ve 0 rakamları şeklinde verilen veriyi işleyerek ve hesaplayarak görüntü, hareket vb. işleme/eyleme dönüştürür. Yani temelde bir hesap makinesidir.

Mesela Arapçada Computer kelimesinin karşılığı nedir, bu kelime nereden türemiştir veya "Elektronik Bilgisayar" deyince bunun Arapça karşılığı muhteşem zengin Arapçada nasıl söylenir! hep merak ederim.
Arapça ile o kadar iç içeyiz ki sen Türkçe kelimeler seçmekte gayret ederken bile mesela ve muhteşem kelimelerini kullanmaktan kaçamıyorsun. Arapça şükr gelimesi tefeül babıyla teşekkür olur hadi arapça kullanmadan teşekkür et. Ayrıca kelimelerin sonu -sel -sal koyarak Türkçe yazıyor olunmaz, sel sal eki Fransızdan gelme.

otobuse çok oturaklı götürgeç mi diyelim?