bugün

ataerkil kafanın kuran meallerine yansımasıdır.

mesela Yanlış çevrilmiş ayetlerden Nebe suresinin 33. ayetidir.

Ayette geçen وَكَوَاعِبَ أَتْرَابًا /kevaibu atraba ifadesindeki; ve kevâıbe; genç, göz alıcı, şahane, endamlı şekilde çevrilirken,etrâben ifadesine aynı yaşta, yaşıt (kızlar)şeklinde anlam verilmiştir.

Bu yanlış meallendirme وَكَوَاعِبَ و / kevaib kelimesini کعبه/kaabe’nin çoğulu olarak kabul etmekten ileri geliyor.Ve kaabe, “dimdik” anlamına gelir. Müfessirler “dimdik olan ne olabilir?” diye sorup fantazilerini harekete geçirmişler ve buna “kadınların gögüsleri” anlamını vermişlerdir.

وَكَوَاعِبَ و / kevaib kelimesi kaabe’nin değil, کعیب/keib’in çoğunluğudur. Kaabe fiili ise الإِنَاءَ:"مَلَأَهُ كَعَبَ kaabal ina – kabı /doldurdu anlamına gelir.(کواعب)

کعیب/keib ifadesi فعیل/feiylvezninde olup مفعول/dolu/doldurulmuş manasındadırve “dolu” kelimesi de bir sıfattır. Dolayısıyla kelime bir önceki “üzüm” kelimesine atıftır.اترابا şeklindeki ifade ise “aynı zamanda olgunlaşmış” anla-

mına gelir. Dolayısıyla ayetin doğru çevirisi şöyle olmalıdır;

32. Bahçeler ve üzümler

33.Sulu (dolu) ve aynı zamanda olgunlaşmış

34. Dolu dolu kadehler onlarındır

Böyle olunca “vehdetu siyak” diye tabir edilen kurala yani ayet bütünlüğüne uygunluk sağlanır.

Başka bir açıdan incelediğimizde aynı surenin 31. Ayetinde şu ifadeyi görüyoruz:

إِنَّ لِلْمُتَّقِينَ مَفَازًا / inne lil muttekîne mefâzâ (mefâzen)...

Anlamı; “gerçek şu ki, muttakiler için bir kurtuluş ve mutluluk vardır”...

Muttakiler ifadesi anlam olarak hem kadını hem de erkeği kapsar. Dolayısıyla hem erkek için hem de kadın için güzel bir mükâfattan bahsedilmektedir. Eğer ayet sadece kadınlardan (kızlardan) bahsediyor olsaydı muttaki bir kadın için bu vaadin/mükafatın bir anlamı olmazdı.

Nisa Suresi 127. Ayet

وَيَسْتَفْتُونَكَ فِي النِّسَاء قُلِ اللّهُ يُفْتِيكُمْ فِيهِنَّ وَمَا يُتْلَى عَلَيْكُمْ فِي الْكِتَابِ فِي يَتَامَى النِّسَاء الَّلاتِي لاَ تُؤْتُونَهُنَّ مَا كُتِبَ لَهُنَّ وَتَرْغَبُونَ أَن تَنكِحُوهُنَّ وَالْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الْوِلْدَانِ وَأَن تَقُومُواْ لِلْيَتَامَى بِالْقِسْطِ وَمَا تَفْعَلُواْ مِنْ خَيْرٍ فَإِنَّ اللّهَ كَانَ بِهِ عَلِيمًا

Meallerin bir çoğu benzer şekilde olup ayette geçen يَتَامَى النِّسَاء ي/yataman nisa ifadesi mudaf mudafunileyh olup, sıfat ve mevsuf olarak değerlendirilmesi, Arap dili kurallarına göre mümkün değildir. Sıfat ve mevsuf olması için iki kavram arasında مطابقات/uyum sağlanması zorunludur. Yani ‘yatama’ kelimesinde elif lam olmadığı için ‘nisa’ kelimesinin de elif lam’sız olması gerekirdi.Başka bir delil ise yatama kelimesinin müzekkerin çoğulu, nisa kelimesinin ise müennes olmasıdır. Bu ikisinin sıfat/ mevsuf olarak algılanması için her ikisinin demüzekker ya da her ikisinin de müennes olması gerekirdi.

Bazı meal yazarları, sıfat ve mevsuf olarak çevirmiyorlar ve şöyle diyorlar:

“Bu iki kelime arasında min herf cer’i mukadar٤olarak bulunmaktadır, dolayasıyla ifadenin anlamı ‘kadınlardan olan yetimler’ şeklindedir.”

Delillerini farklı yerlerden getirmiş oldukları halde her ikisi de “yetim kadınlar”şeklindeki manayı veriyor. Biz bu görüşü de doğru bulmuyoruz. Genel kural olarak eğer yapılan çeviri anlamsız duruma gelirse o zaman mukaddar olarak bir kelime ya da cümle eklenebilir ama bu ifadede böyle bir şeye lüzum olmadığı için bu eklemeyi yapmak Arapça grameri açısından doğru değildir.

Yine bu konuda aşağıdaki delilleri de sunabiliriz:

1. “Yetim” kavramı reşit olmayan bireyler için kullanılır.

Nisa suresi 6. ayete göre evlenmek için kişilerin reşitolması gerekir. Öyleyse “evlenmek istediğiniz kadınlar” ifadesinden anlaşılması gereken “henüz reşit olmayan kadınlar” değildir. Tam aksine ayette bahsedilenler “rüşte eren kadınlar”dır. Reşit kadınlar için anne ve babası olmasa bile artık “yetim” kelimesi kullanılmaz.

2. Bazı meallerde ‘yetim kızlar’ olarak çevrilmiştir ki bu açık bir yanılgıdır çünkü Arapçada kızlara نسا/nisa değil, بنات/benat denir.

Tüm bu açıklamalardan sonra ayetin doğru çevirisi şu şekilde olmalıdır;

Senden, kadınlar hakkında fetva istiyorlar. De ki: “Allah,size onlar hakkında fetvayı açıklıyor: Kendilerine yazılmış olanı vermeyip kendileriyle evlenmek istediğiniz kadınların yetimleri ve zavallı çocuklar hakkında Kitapta size okunan ayetler yetimlere adaletli davranmanızı emretmektedir. Kesinlikle yaptığınız iyiliği Allah biliyor.

Nisa Suresinin 24. Ayet

Bu ayet de yanlış anlaşılan ayetlerden biri olup yanlış fetvalara delil yapılmaya çalışılmıştır;

وَالْمُحْصَنَاتُ مِنَ النِّسَاء إِلاَّ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ كِتَابَ اللّهِ عَلَيْكُمْ وَأُحِلَّ لَكُم مَّا وَرَاء ذَلِكُمْ أَن تَبْتَغُواْ بِأَمْوَالِكُم مُّحْصِنِينَ غَيْرَ مُسَافِحِينَ فَمَا اسْتَمْتَعْتُم بِهِ مِنْهُنَّ فَآتُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ فَرِيضَةً وَلاَ جُنَاحَ عَلَيْكُمْ فِيمَا تَرَاضَيْتُم بِهِ مِن بَعْدِ الْفَرِيضَةِ إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلِيمًا حَكِيمًا

Harpte elinize geçmiş kadınlar hariç, muhsanat (iffetli ve özgür) kadınlarla evlenmeniz üzerinize Allah'ın yazdığıdır. Bunların dışındakilerde, iffetli yaşamanız, zina etmemeniz ve mahirleriyle istemeniz koşuluyla size helaldir. Kendileriyle evlenmek istediğiniz kadınlara hak ettikleri mahirlerini bir farz olarak ödeyin. Bu farzı yerine getirirken mehri ayarlamak için karşılıklı anlaşmanızda bir sakınca yoktur. Allah Bilendir, Hekimdir.

Bu ayeti yanlış çevirdikleri için ele geçirilen esir kadınlarla evlenmeyi -o kadınlar daha önce evli olsa bile- helal görüyorlar. Ayette ise bu anlayışın tam tersi bir şey söyleniyor;

“Harpte elinize geçmiş kadınlar hariç iffetli ve hür kadınlarla evlenin” deniyor. Meallere baktığımız zaman ayette geçen وَالْمُحْصَنَاتُ مِنَ النِّسَاء/ muhsanatu minan nisa ifadesini “eşiolan kadınlar” olarak çevirmek suretiyle önceki ayette geçen “evlenilmesi yasak kadınlar” kategorisine ekleme yapılıyor. Hâlbuki evlenilmesi haram edilmiş kadınlarla ilgili açıklama zaten bir önceki ayette yapılmıştır. Nisa suresinin 24. ayetinde de evlenilmesinde sakınca olmayan kadınlardan bahsedilmektedir.

Muhsanat kelimesinin sözlük anlamı ‘iffetini koruyan kadınlar’dır. iffetin korunması için bazen evlenmek gerektiği için evli kadınlara da ‘muhsanat ’ denir. Nisa 24. ayette geçen bu kelimenin“ eşi olan kadınlar” olarak çevrilmesinin sebebi de budur.

Maalesef ayete böyle anlam veren müfessirler ve meal yazarları bir sonraki ayeti dikkate almamışlar. Onların söylediğini doğru kabul edersek, şunu sormak gerekir: Nasıl oluyor da Nisa 24. ayetteki‘ muhsanat’la evlenme yasaklanırken 25. ayette“eğer muhsanat'la evlenmeye gücünüz yetmezse, o zaman eliniz altında bulunan esir kadınların müminleri ile evlenebilirsiniz” deniliyor?

Meal yazarları ve müfessirler peş peşe gelen “muhsanat” kelimelerine iki farklı anlam vererek çelişkiden kurtulmak istiyorlar. Onlara göre Nisa 24. ayette geçen muhsanat"eşi olan kadınlar” olurken, bir sonraki ayetteki “muhsanat” ise “iffetli hür kadınlar” oluyor(!)

Eğer mütercimler ve müfessirler konuyu dikkatli inceleselerdi, ayette “buna gücünüz yetmezse”şeklinde bir ifade kullanıldığını; yani daha öncesinde kimi erkekler için bazı sebeplerden ötürü “güç yetirilemeyen bir durum”un söz konusu olduğunu görürlerdi. Ayette böylesi bir zorlukla karşı karşı olanlar için bir düzenleme ve kolaylaştırma söz konusu olduğunu da anlamış olurlardı.

Konuyu daha iyi anlamak için okuyuculara bu ayeti farklı farklı meallerden karşılaştırmalı olarak okumalarını tavsiye ederiz.

----------------------------------------------

اْلعجم: الرائد و اْلعجم: الغنيماده: کعب:٣

٤:Arapça’da anlamın muğlâk olması halinde metinde olmamasına rağmen olduğu varsayılan ve anlamı netleştiren kelime, cümle ya da harf
Allah affetsin okumadim

sahur gecesi mustafa karatasin oldugu kanali degistirmis gibi hissediyorum.