bugün

"Savaş başlamadan önce tanışmışlardı. Apolonia hayat dolu bir kadındı. Gülüşünde güller açıyor, kahkahasında papatyalar köklerinden kurtulup futbol maçı yapıyorlardı. Herkes gibi hayalleri vardı Apolonia’nın. Yaşamak kumarsa hayal kurmak da en büyük riski almaktı. Çok aşık olmuştu Apolonia, çabuk kabullenmişti. Sevmek nefessiz kalmaksa her bir her bir öpücük defalarca kafaya sıkmaktı. Yaşamanın güzel olduğu zamanlardı onlar beraber yaşlanma hayalleri kurarken. Beraber yaşıyor, beraber de yaşlanıyorlardı. Sonra bir gün Kraliçe savaş emrini verdi. Savaş başlamıştı. Herkes ivedi bir şekilde askere alınıyor, bir cephe kapanmadan başka bir cephe açılıyordu. Savaş anlamsızdı ama artık başlamıştı. Artık anlamak değil kazanmak zorundaydılar. O da herkes gibi askere çağırılmış, eline silah verilmişti. Apolonia çok seviyordu. Günlerce, haftalarca ağladı ülkedeki her kadın gibi. Ama O’nun ağlaması aylarca sürmemişti. Apolonia, haftalarca ağladıktan sonra hemen hemşirelik kurslarına katılmış ve yeterli görüldükten sonra da sevdiği adamın en yakın olduğu revirde göreve başlamıştı. Gelen her yaralıya sevdiği adamı soruyor, her son nefesi acaba bir haber var mıdır diye nefesini tutup dinliyordu. Ve aylar geçmiş, savaş bitmeye yakınken sevdiği adam gelmişti."

http://mbsadam.blogspot.c...kler-ve-serce-parmak.html