bugün

uktecinin notu: beyaz kaderi kirlenmek, siyahın ki suçlanmak? bir öngörü oluşturur belki...
ukteyi veren: merdumgiriz (11.02.2008 05:36)

uktecinin bıraktığı iz üzerinde gidilecek olursa bir ütopyadan ibarettir.

islam inancına göre günahsız ve/veya hatasız kimse yoktur. hatta orhan gencebay da öyle der: "hatasız kul olmaz." bu açılardan bakıldığında ütopya gibi durabilir herhangi bir leke almadan ömrü tamamlamak. ancak, mühim olan ruhun leke almamasıdır. ruhu lekeli insanın kiri kendi içerisinden akar, oysa bedenine dışarıdan kir bulaşan elbet ruhuyla o kiri bertaraf edebilecektir.

bir de ne demiş şair yapalım olsun bitsin :

sağ elimi sol omzuma
sol elimi koysam sağa
elif gibi dimdik dursam
çıksam bir mübarek dağa
(nevai)

(bkz: oldu gibi)
insan oğlunun uçma isteği gibi, uzak bir ihtimal.
ayrıca : (bkz: kirlenmek güzeldir)
hiç bir insan tanımıyorum ki kirlenmemek dayatması/baskısı ile dünyaya gönderilmiş olsun. gönderilmiş diyorum, herkes kendi inanç prizmasına göre yorum hakkına sahiptir. buradaki 'kirlenmek' tabiri insana obje havası katsa da yazının içeriğinde bir mecaz-ı mürsel tandansı yakaladığımdan dolayı olayın anlatım tarzını kısmen tasvip ediyorum. konu muhteviyatı derinlik arz ettiğinden ötürü bir kaç kelam etmek istedim;

'kirlenmek' yoruma olduça açık olduğu için kişilerin yorum kabiliyeti ile dallandırılıp budaklandırmasıyla istenildiği yöne çekilebilir nitelikte. neyin kirlenmesi?. eğer kasıt ruh kirliliği ise ortalık zaten çöplüğe dönmüş vaziyettedir. ki burada vurgulanmak istenen kişinin dış görünüşünden kaynaklı kirliliği değildir. insanların kirlenmesine dair bir çok sahih kaynak vardır. bu tüm ilahi dinlerin ortak paydası olan 'adem' inancı ile sabitlenmiştir. insanlığın start'ı olan hz adem dünyanın ilk gününden son gününe kadar (kıyamet) örnek laınacak bir kaynaktır. dünya tarihinde hatasız ve kirlenmemiş olan insanoğlunun hz muhammed olduğu konusunda iman edenler ile hemfikiriz sanırım. inanmayanlar zaten umrumda değil. hz mevlana gibi kitleleri peşinden sürükleyen bir düşünür bile ''yine gel'' diyorsa, 'gel' fiilini her ne sebepten olursa olsun, koşulsuz, şartsız bir biçimde yineliyorsa insanın her şartta kirlendiğini anlayabiliyoruz.

kilenmemek ya da kirlenmek olgularına sadece din ekseninden bakmakta konuyu sadece yüzeysel incelemek olacağından kişiler, vicdanlarına salt objektif ve subjektif olarak suller sormalı ve verebiliyorlarsa cevabını yine en samimi bir biçimde iç sesleriyle vermeleri konuya açıklık getirecektir. öyle ince, hassas bir konudur ki iş bu entry molla karaterizasyonuna sokulabilir. bu sebepten olaya daha geniş bir perspektiften bakmaya çalıştığımı da belirtmek isterim.

hem insanlar kirlenmeyen olasalardı dua kapıları ne için aralı kalırdı (inananlar için). hem insanlar kirlenmemiş olsalardı neden vicdan gibi bir mekanizmanın varlığı insanların içlerine oturtulurdu? (inanmayanlar için).
hayat herkesi elden geçirir, kirletir. önemli olan mümkün olduğunca az lekeyle noktalayabilmektir hayatı.
(bkz: masum değiliz hiçbirimiz)
Kirlendiğini anlamadan hayatı bitiren zeka özürlü kardeşlerimiz vardır onlar doğuştan kirli doğmuştur. Doğuştan hayatın acı yönlerini hissederler. bir amaç için doğmuştur kimbilir.
hayat bazen insanları öyle bir noktaya getirir ki, 100 defa sorsalar hayır diyeceğiniz bir olayın başrolü olursunuz. hadise yaşanır, geçer, gider. vehamet sonradan ortaya çıkar. kişi kendini yargılamaya başlar, akılları kemiren soru bellidir. neden? bir insan, kendi üzerinden geçtiği an, karakterinin üzerine ilk çiziği attığı an kirlenmiştir.

doğduğundan beri kendisine öğretilen, iyi, doğru gibi kavramlardan birini, esnetmiştir. nasıl ki, her zaman doğru olanı yapmak doğru şık değil ise, yanlış olanı yapmak cazip gelir bir an. tahrik unsurları vardır insanın karşısında. çok kısa sürer genelde, akıl muhakemesi, vicdan muhasebesi sığmaz o dakikalara. yapılması gereken basittir. insan da onu yapar. sonuçlar, sebepler önemsizdir o an. sonrasında hayata o çizikle devam etmek yorar, ister günah, ister hukuki anlamda suç, ister manevi ihanet hangisi olursa olsun. insanoğlu kirlenir...
(bkz: kabil değil)
bazı akıl yoksunlarının kirlendiklerini tecrübe ile kanıtladıkları, hem teorik hem de pratikte yaşam biçimlerini ve içinde ki biriktirdiği kusmuk ve dışkı tortularıyla başlığa yansıttığını görüyorum. bu da sanırım başlığın içinde ki bir çok sorunun cevabını taşıyan nitelikleri sıralıyor. kirliler kendilerinin ne denli kirli olduklarını bir kez daha entry'leri vasıtasıyla bizlerin gözleri önüne seriyor.

(bkz: şimdi kirli var kirli var)
menfaatçilikle dönmeye devam eden, iletişimin koptuğu ve ahlakın can çekiştiği dünyada neredeyse imkansız olay. bir insan iyi niyetli olabilir, kalbini temiz tutmak için harcayabilir ancak mutlaka yoluna birileri çıkacak, inandıklarına dil uzatacak ve onu kışkırtmaya çalışacaktır. böyle olunca sabretse de, sabır da bir yere kadar dayanır, bir süre sonra iyi niyet yerini öfke ve gözyaşına bırakır.
insan kirlenir, doğası kirlenmeye yatkındır, bu kaçınılmazdır. Önemli olan bu kirlenmişlikle barışık olmamak, onu kabullenmemektir. Daha temiz, daha arınmış bir benlik için, koşulları değiştirmek için için uğraşmak, çaba harcamak, kendini ve çevresini yenilemektir. rejenerasyon doğanın en önemli özelliği; neden insanın da olmasın.
(bkz: sıfır kilometre)