bugün

genellikle aşkla ilgili olan hayallerdir. kırıldıklarında kalbi çok acıtırlar.
eski sevgiliyle ilgili her hayaldir.
zamanında kurulmuş yaşanılası hayallerin bir gün elden düşüp paramparça olmasıyla kırıkların elleri değil yüreği kestiği battığı her yerde kalıp orda büyük ve derin bir iz bıraktığı hayallerdir.. acıtır.. çok acıtır.. zaman gelir de geçti sanırsın gülersin, eğlenirsin.. ama gece olup da kafanı o gözyaşlarının ıslattığı yastığa koyduğunda kalbindeki sızıyı farkedersin.. kalbinde parçaların nasıl daha da derine battığını hissedersin.. geçti sanırsın ama onlar hiç bir zaman geçmez.. yaşanılası güzel hayaller, birer birer mazi olup kaldılar..
içledışını birleştir demiştim.
sen düşündün, ben de düşündüm.
okuduklarımı bir bir batırdım, hayallerimin amiralleri bile yeterince batmamıştı oysa canıma.
sıradandım ya da çok özel,
ne farkı vardı ki sen görmediğinde?
insandım lan nihayetinde işte.
hak ediyordum insanca yaşamayı, bir çift kelamı.
kelam dediğin nedir allah aşkına?
sen hep kalem dedin kelam yerine.
al karşına da bir sor,
parmakların kadar dilin de çalışsaydı belki...
yeri doldurulamaz mı?
değil.
acı veriyor mu?
çok.

yine mi kırdılar seni a söğüt dalım?
bu da gelir, bu da geçer

aldırma.
küçük ama çok etkili hayallerdir.
çok istenilen, düşlenilen ama ulaşılamayan hayallerdir elbette ki..
önce kaf dağının arkasında gizlersiniz onları,
yavaş yavaş çıkarırsınız sonra gün ışığına...
kaf dağının karanlığı nemlenir onlar
ufacık bir rüzgarda kırılıverir tek tek...
ellerinize alırsınız dağılmasın diye,
dağılır batar yüreğinize, gözlerinize,
kalbinizi esir alır saçma hayaller,
bata çıka yaşanan sessiz ölümler,
güneş her doğuşunda kırıklarını tazeler...
hayaller...
gece gibi, ay gibi, yıldız gibi...