bugün

kemal kılıçdaroğlu nun halini anlatan entrydir. adam gerçekten de sempatik bir halk adamı. ekibi ise baykal dönemi gibi aynı tas aynı hamam. ipler önder sav ın elinde. kadro aynı elitist kemalist ve ulrta-laikçi halkla alakası bile olmayan bir kadro.
tek işleri vesayet rejiminin devamını sağlamak. reform, değişim, yenilik kitaplarında olmayan cümleler. türkiye küçük olsun ama bizim olsun modunda yaşayan bir hayta tayfa.
bu kemal bu kadroya ancak kukla olur.
(bkz: elitçi)
-çok elitçi gördüm bu günlerde seni?
+sorma abi halkçı olmaya çalışıyoruz işte.
-dağdaki çoban oy moy diyorsun yani.
+evet abi.
-iyi bakalım.
kılıçdaroğlu düşmanlarının gardının düştüğü beyanattır. tipinden kemerine kadar saldırmadık şeyini bırakmayan zihniyet, baktı ki adamı yıpratamıyor şimdi çevresini eleştirmeye başladı... demek ki kemal bey doğru yolda...
kemal bey doğru yolda mı gerçekten? bakınız akp'li biri olarak söylüyorum. sizin için değil benim için doğru yolda... benim akp'den beklentilerimi yaptıktan sonra benim için farketmez. türbanı çözecekse, laiklik tanımını değiştirecekse elitist kemalizm yerine halka inecek ve insanların kültürüne, etnik kimliğine saygı gösterecekse ben neden karşı olayım. tam da benim istediğim yolda. çoğunuz farketmiyorsunuz ama çoğu dinci dediğiniz medya yazarı zaten kemal kılıçdaroğlu'nu böyle olması için zorluyor. halka inen uygulamalarını destekliyor.

beni üzen ise parti görüşü farklı olanların akp'ye dönüşmüş bir partiyi hala kendi partileri zannetmeleri. sonuçta karşı görüşte olduğum insanların kandırılmasını vicdanen rahatsız edici buluyorum. ekibi elbet elitçi olacak seksen yıllık kemalizm kavramı bir günde terkedilemez. 1947'den beri inönü'nün açtığı yolda ilerleyen atatürkçüler bu elitist kemalistlerle mücadele içinde. her gelen lider atatürkçülük üzerine bir tuğla koyarken kemalizm üzerinden bir tuğlayı eksiltiyor. deniz baykal'da aynı şekilde halkçılığa inmek istediğini söylemleriyle ortaya koydu. ama parti içinde sert bir muhalefet var ve bir parçalanma olmaması için sınırlı değişiklikler yapabiliyorlar. her gelen chp'de bayrağı bir ileri taşıyarak liberalleşiyor. bu tür çekişmeleri iki grup arasındaki sınır savaşına benzetiyorum. liberal olabilmek için ufak bir adım atılıyor. içerde homurtular oluyor. bazen sert çıkışlar oluyor 3-5 sene içinde sınırın yeni yeri kablleniliyor. sonra bir ufak adım daha. homurdananlar da yavaş yavaş partiden uzaklaştırılıyor.

bu her zaman böyle oluyor ama bir darbe ile hepsi yıkılıp eski kemalistler tekrar ilk noktaya dönüşü sağlamaya çalışıyor. çoğunuz karşı çıkabilirsiniz. ama 1960 darbesi bile sadece adalet partisine yapılmadı, ismet inönü'ye karşı da yapıldı. ismet inönü anayasadan altı ok'u çıkartacağız diye söylmlere sahipken hayatı boyunca bunu gerçekleştiremedi. diğer darbe dönemlerinde de chp'nin başına gelenler hep aynı oldu. kemalistler atatürkçüleri uzaklaştırdılar. 28 şubat'ta yapılan son darbe de aynı şekildeydi. darbelerin tümü kemalist darbedir. tekrar kemalizmi egemen hale getirmeye çalışır. 28 şubat yetersiz kalınca darbe hazırlıkları daha akp başa geçmezden önce planlanıyordu. yani bu darbeler görünüşte sağcılara karşı olsa da yaptığı şey devlet kadrolarına yerlşeşmiş sağcıları uzaklaştırırken chp içinden de atatürkçüleri uzaklaştırıp tekrar kemalistlere devretmek. bu sebep de beni korkutuyor. zaten sağcılar şu an demokrasiyi kullanarak iktidar sahibi olmuş. birde onlara yancılık yapan bir atatürkçülük anlayışı yerleşince birileri darbe hazırlıyor.