bugün

Kazanmak elbette güzel bir duygu. Fakat kazanmanın yollarını öğrenmek ve bunu her ortamda uygulamaya koymak var ki hayatı nispeten çekilmez ve zevksiz hale getiriyor. futbol maçında rövaşata gol atmak varken, kendini ceza sahasında yere atıp hakemi kandırarak kazandığın penaltıdan gol atmak gibi bir şey bu.

bunu niye yapıyoruz, neden böylesi önemli kazanmak?

Yoluna, yordamına uygun şekilde kazanan kaç kişinin heykeli dikilmiştir meydanlara?

Yahut kahraman dediklerimiz yol,yordam bilmez birer deli miydi?

Hayat kaybettiklerimizle güzel ve zevkli.
(bkz: ben de kaybediyorum ama hiç zevk almıyorum)
herşeyin bir sonu olduğunu bilince aslında insan çok saçma geliyor.
(bkz: yetinmeyi bilir misin)
hırsların gözleri kör etmesi hali.sonuca odaklanmak.o noktayı görür hale gelmek 'zafer'.ama başlarken unutulmuş tek şey vardır ki o hırsın vermiş olduğu hıza sahipken o noktayı ne kadar uzak/yakın mesafeden görürsen gör tam da üzerinde duramayacaksın.bundandır çizgiyi geçtiğin andaki tepetaklak halin, kafa üst çakılırsın kimi zaman .yahut noktadan mikron önce durduysan da bu muydu hali alır aklını başından.en iyisi mi hazırla kendini zaferi gördükten sonraki 9şiddetinde deprem yemiş bilinç-beden zeminine.
Hayatın rekabetçi ortamının bizi esir almasının bir sonucudur. Oysa küçükken öyle miydi? Çıkarsız, sonunu düşünmeden yaşıyorduk. Küçük kazançlarımızla yetiniyorduk. Biz büyüdük ve kirlendi dünya!