bugün

Ülkemizde 1 milyon hektarı aşkın 200 civarında sulak alan bulunuyor. Ancak sulak alan kayıpları korkutucu şekilde artıyor.

Türkiyedeki sulak alanlar hala büyük tehlikelerle karşı karşıyadır ve hala sulak alan kayıpları devam etmektedir. Bunun başlıca nedeni, hala kamuoyunda sulak alanların öneminin yeterince bilinmemesi ve sulak alanların önemsenmemesi, tarımda ve seralarda kullanılmak üzere turba (torf) çıkarılması, su ve arazi kullanım plan ve programlarını geliştirenler arasında sulak alanların korunması fikrinin yeterince benimsenmemesi ve kabul görmemesi, hala bunlar arasında kurutulan sulak alanlarda yaşanan olumsuzlukların farkında olmayan ve sulak alanların kurutulmasından toplum yararı bulunduğuna inanan önemli bir kitlenin bulunması ve bu kitle siyasilerden de önemli destek alması, sanayi, tarım ve yerleşim alanlarından kaynaklanan kirlenmeler, içme, kullanma ve sulama suyu temini amacıyla aşırı miktarda su alınması, sulak alanı besleyen suların barajlarda tutulması veya yönlerinin değiştirilmesi, turizm ve ikinci konut amaçlı yapılaşmalar, yabancı balık türlerinin göllere aşılanması, sazlıkların yakılması, tahribi, kontrolsüz saz kesilmesi gibi nedenler sayılabilir.
Sulak alanların korunması için; öncelikle sulak alan kaybına neden olan politika ve yasalar değiştirilmelidir. Sulak alana ve sulak alanı besleyen su kaynaklarına hiçbir surette arıtılmamış sular verilmemelidir. Sulak alanla ilişkili tarım alanlarında kimyasal ilaç ve gübre kullanımı yasaklanmalıdır. Sulak alan ve ilişkili alanlardan kum, çakıl, torf çıkarılması, tabi malzeme ve maden ocaklarının açılması ve işletilmesi önlenmeli, katı atıkların dökülmesi engellenmelidir. Sulak alanları olumsuz etkileyecek ölçülerde su alınmamalı, alanı besleyen yüzey suları kısıtlanmamalı, yönleri değiştirilmemeli ve yer altı suları çekilmemelidir.