bugün

çiçeği burnunda modern dünya pıtırcığı tavrı. saçlar jöleli, her gün tıraş olmaktan, yanaklara yeşile çalan bir gri renk hakim. çok seviyorum bu adamları. makas alasım geliyor yanaklarından. hele uzun süredir görmediğin bir arkadaşınsa geçilmiyor havasından.

- ee abi neler yapıyorsun?
+ napalım işte bankacıyız.
- bankada ne iş?

burada olay kopar işte. suratta hafif bir tebessüm. el arka cebe gider , cüzdandan kart çıkartılıp uzatılır.

- oha. 'retail sales associate' behh. bireysel satış değil mi oğlum bu?
+ evet bireyseldeyim.

biraz konuşunca anlaşıldı ki millete pos geçirmeye çalışan sade bir banka elemanı. sırıtmalar, kartviziti çıkarmalar falan. ezmeye çalışmalar. pezevenge bak.

bir arkadaş da büyük bir taşımacılık firmasında işe başlamıştı. samimiyiz de ulan. o bile yaptı bunu. kartta , adının altında 'operasyon' yazıyordu anasını satayım. şaşırdım. bildiğin operasyon lan. detaya indiğimizde ise onun da fotokopi çektiğini öğrendim. tamam abi lafımız yok. iş iştir. ama siktiri boktan, matbaaya 20 lira verip bastırabileceğin kartla neyin karizmasını yapıyorsun. ibne seni.
polisi çevirdiğinde cüzdandan tanıdık ya da akraba milletvekilinin kartvizitini çıkartarak polisden kurtulunduğunda yapılmış olan fiil.
genelleme yapmadan kartvizitte yazılanlar ve kartvizit sahibi'nin tutumuyla değerlendirilmesi gereken durum.
hasıl olan durumlarda, kartvizitimi biri istediğinde veya birine vermem gerektiği zamanlarda utana sıkıla çıkarıp veriyorum.
hava atıyormuşum gibi hissedip paranoya duygulara gark oluyorum.
işte bu entryler yüzünden...
evet!
nispetiye caddesinde, 3.000.000 usd değerinde bir villa da, en büyük beş film şirketi'nin birinde finansman olarak tek adam çalışıyorsan, haliyle bir kartvizitin de oluyor.
ne yani kartvizit vermeyip cümle mi kurayım? o daha ayıp. * * *
kendinden nefret ettirmeye çalışan insanların eylemidir.