bugün

acınası yalnızlıktır. hemen hemen her evin yatak odasındaki kapının arkasında dururlar. çok götler görmüştür. ne memeler, ne çükler görmüştür, ne kavgalara ve ne aşklara şahit olmuştur. fakat yine de hep yalnızdır. öyle tek başına, öyle sessiz ve öyle kimsesiz.

belki de o yüzden çalıştırıldığı zaman bağırırlar. tüm isyanını, tüm öfkesini dokunulduğu an gösterirler. vuvv vuvvv kapatmayın beni, yalnız bırakmayın beni diye ağlarlar.

çoğu insan da bu elektrikli süpürge gibi yalnızdır işte. kalabalığın içinde kimsesizdir. atılmıştır bir köşeye.. sadece işi çıktığı zaman yanına gelirler. hoş, sen derdini anlatmaya çalışsan bile onlar yine dinlemezler. açarlar müziğin sesini ve senin sesini bastırırlar.. sen vuvvv vuvvv diye yine söversin. bağırırsın bu adalete..

ve usul usul geçersin yine köşene.
susturulmuşsundur.
hayata ve yalnızlığa söversin.. .
(bkz: ibretlik tespitler)
canı sıkılınca oda da volta atan çamaşır makinası yalnızlığı kadar hazin değildir.
sessizlik ve gölgelere terk edilmiş yalnızlıktır. sınıfta en arka sırada oturup defterine resim çizen normal öğrenci, beraberlik için çıkılan deplasmanda rakip kale civarında tek başına pres yapan uzun boylu santrafor, rüzgarda savrulan ve aynı yere yeniden düşen boş poşetinkine benzer bir can sıkıntısı içerisindedir.
sadece kek pasta yapılırken ortaya çıkan mikser hüznü nün yanında çok daha iyi olan yalnızlıktır.

anne bana kek yap zalım!
çocukken en sevilen en çok oynanan, lakin büyüyünce bir kenara atılmış, kırık dökük oyuncağın yalnızlığının yanında hiçtir.
hüzünlendirendir. Kapı arkasındaki süpürgeye sarılıp ağlamama sebep olmuştur. Yine de bir ruh ikizini bulmaya çalışan tek kalmış çorap değildir.