bugün
- bekar kadın akşam yemeği10
- içlik giyer misiniz12
- sözlükte sevilmeyen erkek yazarlar9
- bütün sözlük erkekleri alçaktır18
- klarnet calan sarapci koala 68
- sözlük yazarlarının pizzaları8
- fenerbahçe nasıl kurtulur13
- karton toplayan çocuk silik yemelidir12
- narin güran19
- jose mourinho23
- sabah başlayan baş ağrısı9
- anın görüntüsü30
- sözlük erkeklerinin sözlük kızlarına karşı tutumu13
- 21 eylül 2024 fenerbahçe'ye verilen penaltı18
- neden sürekli kabız oluyorum18
- sudekiray16
- sari renkli seker15
- victor osimhen9
- bik bik'in mutfağına konuk olmak15
- mert hakan yandaş12
- eve çağıran erko9
- bimde çalışanda akıl var mı16
- metin arolat46
- 21 eylül 2024 fenerbahçe galatasaray maçı108
- fenerbahçe taraftarı30
- ismail kartal9
- the crying one9
- okan buruk19
- sözlükte nefret ettiğiniz yazarlar ve sebepleri18
- gabriel sara'ya 19 milyon veren mallar9
- fenerbahçe9
- siber güvenlik başkanlığı10
- arkadaşlar sizce bu bana yakışır mı10
- sözlük erkeklerinin arabaları10
- seks kasedinizi yaymakla tehdit edilse naparsınız10
- herkes uyudu mu8
- aranızda medyum olan var mı12
- fb gs'yi yensin götüme rakı şişesi sokarım8
- cumartesi gecesi fenerli yazarlar kucağa oturacak8
- b'u r c u23
- ya tarkan da ölürse10
- fenerbahçe galatasaray derbi sonucu ne olur15
- amca diyen kasiyer kız8
- otobüste uyuyamamak8
- bugün bir değişiklik yapalım bilgi entrysi girelim25
- kocam ol diyen kadın9
- bel çevreniz kaç cm11
- hangi sözlük kızıyla ne yapmak isterdin22
- nickli başlık açanlar kucağa alınacak12
- sağ yan ağrıması8
https://www.youtube.com/watch?v=UuBTJLPOO6w *
Gri, -ya da daha kötüsü sarı- alçak, komple betondan ve taştan ruhsuz şehirdir.
Bir şehrin öldürülmesi için en iyi yöntem onu hikayelerinden koparmaktır. Binaları, ağaçları insanlarıyla bir bütündür şehirler. istanbul gibi metropol kentler ise dallanıp budaklanmış, artık takip edilemeyen yerler olurlar.
Bu hikayeleri yok etmek, duygusallığın da dışında yekpare bir katliamdır.
Düşünün ki yaşanarak yazılmış bir öykü, her kelimesi gerçek. Öyle ki dokunuluyor, kokusu alınıyor, yeri geliyor içinde yaşanıyor. Öyküde geçen tren garında bulunabiliyor, ormanına gidebiliyor, aynı yerden doğan güneşe bakabiliyorsunuz. Orada olmaya ihtiyacınız yok belki ama sevdiğinizi, çocuğunuzu ya da arkadaşınızı gülen bir yüze kavuşturuyor. Kendi dertlerinize bir paralel oluyor ki her cümlesini tek tek anlıyorsunuz. "Vay be" diyorsunuz, "Bunlar tam burada, benim için yazılmış olsa gerek." Hayatınızı bir biçimde etkileyen koca bir dünya.
Belki bütünü değil ama, kenarında köşesinde binlerce yıllık bir hikaye var. Birileri sevmiş ya da savaşmış. Tam o anda durduğunuz yerde.
Sonra öylesine bir gri bulut geliyor. Önce etrafınızı çeviriyor, yetmiyor yükseliyor. Yükseliyor da yükseliyor, Gökyüzü görünmüyor diye hayıflanmaya başlarken önce az önce durduğunuz yerin, aynı yer olmadığını farkediyorsunuz. Ağaçlar kaybolalı çok oldu, nefes alınamıyor. Bir kutuda uyuyorsunuz, sonra çalışmaya başka bir kutuya gitmeniz söyleniyor, oradan da alışveriş yapmak için başka bir kutuya, yemek yemek için bir diğer kutuya.
Dikdörtgen, gri, betondan ve taştan, yüksek(!) kutular.
Kaldırım taşına hoşgeldiniz.
Gri, -ya da daha kötüsü sarı- alçak, komple betondan ve taştan ruhsuz şehirdir.
Bir şehrin öldürülmesi için en iyi yöntem onu hikayelerinden koparmaktır. Binaları, ağaçları insanlarıyla bir bütündür şehirler. istanbul gibi metropol kentler ise dallanıp budaklanmış, artık takip edilemeyen yerler olurlar.
Bu hikayeleri yok etmek, duygusallığın da dışında yekpare bir katliamdır.
Düşünün ki yaşanarak yazılmış bir öykü, her kelimesi gerçek. Öyle ki dokunuluyor, kokusu alınıyor, yeri geliyor içinde yaşanıyor. Öyküde geçen tren garında bulunabiliyor, ormanına gidebiliyor, aynı yerden doğan güneşe bakabiliyorsunuz. Orada olmaya ihtiyacınız yok belki ama sevdiğinizi, çocuğunuzu ya da arkadaşınızı gülen bir yüze kavuşturuyor. Kendi dertlerinize bir paralel oluyor ki her cümlesini tek tek anlıyorsunuz. "Vay be" diyorsunuz, "Bunlar tam burada, benim için yazılmış olsa gerek." Hayatınızı bir biçimde etkileyen koca bir dünya.
Belki bütünü değil ama, kenarında köşesinde binlerce yıllık bir hikaye var. Birileri sevmiş ya da savaşmış. Tam o anda durduğunuz yerde.
Sonra öylesine bir gri bulut geliyor. Önce etrafınızı çeviriyor, yetmiyor yükseliyor. Yükseliyor da yükseliyor, Gökyüzü görünmüyor diye hayıflanmaya başlarken önce az önce durduğunuz yerin, aynı yer olmadığını farkediyorsunuz. Ağaçlar kaybolalı çok oldu, nefes alınamıyor. Bir kutuda uyuyorsunuz, sonra çalışmaya başka bir kutuya gitmeniz söyleniyor, oradan da alışveriş yapmak için başka bir kutuya, yemek yemek için bir diğer kutuya.
Dikdörtgen, gri, betondan ve taştan, yüksek(!) kutular.
Kaldırım taşına hoşgeldiniz.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar