bugün

mevsim geçişlerinin sıkıntısını yaşadığımız günlerden biriydi. hani ne giyinmek gerektiğine bir türlü karar verilemeyen, kalın giyinince havanın sıcak, ince giyinince soğuk olduğu günler vardır ya, işte onlardan biriydi. bankada sıra bekliyorduk ikimizde. uzun uzun baktığını fark ettim. kısa kısa baktım. yıllar öncesinin, çocukluğumun tanıdık yüzlerinden biriydi. hiç konuşmadığım, ama varlığından haberdar olduğum bir adam işte. o gün ayaküstü bir kaç cümlelik kısa sohbet, ardından bir kaç ayaküstü kısa sohbet daha...

sonrası bir miktar klasik hikaye. sosyal ağlar üzerinden asosyal iletişim... derken gerçek bir sosyal sorumluluk projesi için yan yana durduk. tesadüf dedik adına ama ikimizde öyle olmadığından emindik.

aradan geçen kısa zaman,murathan munganın dediği gibi "gündeliğin başıboş ayrıntılarında, hayatımdaki herhangi biri" sanıyordum onu... aradan geçen bir tarafı kısa,diğer tarafı uzun bir miktar zaman...

bir gün herhangi bir yerde hiç aklımda yokken, ama gerçekten hafızamla barışıkken, 17 yaş sendromlu,yarısı gerçek,yarısı şeffaf,ironik bir cümle; "hani hayat sürprizlerle doluydu?"

ona o gün bir kaç cümleyle bize sürprizler hep güzel olur dediler,buna inanmak ilk yenilgilerimizdendi dedim.cümlenin gerçekliğinden rahatsız olduğunu söyleyen mesajına girdiğin yanlış yoldan dönmek için aynı yolu bir süre daha kullanmalısın,korkma dedim.

o hiç korkmadı.sonrasında binlerce cümle kurdum ona. hiç birine değil ama bu cümleye çok inandı.

hergün yürüdüğüm yolu,hergün gördüğüm insanları,odamı,evimi,işimi,yaşadığım kenti,hayatımı değiştirmeme sadece birkaç gün varken,"keşke seni burada tutabilecek bir sebebim olsaydı" dedi.

sebep yarat dedim.şimdi kalamam belki,ama dönerim mutlaka dedim. zor dedi. sana inanmak istiyorum ve ne söylersen ona inanırım zor deme dedim. zor dedi.

az zaman,çok cümle...

-geçmişe dokunmasak
-neden?
-böylesi daha iyi
-peki.ya gelecek?
-hiç bilmiyorum?
-ne istiyorsun?
-bilmem.
-bildiğin zaman konuşalım
-hayır şimdi
-şimdi ne?
-gitmeseydin...
-kal demedin...
-diyemedim...
-deseydin...
-kalsaydın...
-kalamazdım...
-diyemezdim...
-...
-...

birbirine bağımlı,sonu kısır döngü,çözümsüz,cümleler... sığınacak yer arıyordu ama sığınmaya niyeti yoktu. biri onu çok sevsin,severek iyileştirsin istiyordu, iyileşmeye niyeti yoktu. kırılgan,sakin,ama öfkeliydi. erteliyordu,geçmişi kanarken,yarasına bakamazken,dokunmadan sev diyordu.
zor diyordu,
inanmıyordu...

"hayatıma giren herkes ölüyor,sen ölme dedi"
"bana yaşamam için izin ver o zaman dedim"

vermedi.kalbinde bir evim olduğunu söylemişti.sevgilim misin bilmiyorum ama sevdiğimsin demişti. geçmişine bu kadar dokunamazken,geleceğinden konuşamazken... kalbindeki yerim,kapının önüydü...

orada öylece beklememi istiyordu.ihtiyacı olursa kapıyı açacaktı ama asla içeri almayacaktı.
..............................................

bir gece yarısı pencereden dışarı bakarken,camlarından yoldan geçenlerin sadece ayaklarının göründüğü kapıcı dairelerine takıldı gözüm. onlar öyle en dipte,en aşağıda,en karanlıkta... ayakaltında olmasınlar istiyoruz,gözümüze görünmesinler. ihtiyacımız olunca açalım kapıyı ama asla içeri almayalım onları...

o gece yarısı kapıcı dairelerinin yapımı yasaklansın istedim.en aşağıda,en karanlıkta yaşamasın o insanlar.

...............................................
geçmişe dokunmayalım derken,bana yaptığını yaptığı o insanları hatırlamak istemediğini çok sonradan anladım. kalbinin kapıcı dairesi oldukça kalabalık olmalıydı.
ve kesinlikle kapıcı dairelerinin yapımı yasaklanmalıydı...