bugün

etrafımız kalabalık, telefonlarımız çalıyor... işyerindeyiz insanlar evrak getiriyor. uğultu var. Herkes harıl harıl çalışıyor. Koşuşturma içinde zaman geçiyor. Her gelene cevap veriyoruz. Kalabalıklar içinde Yalnızız! Telefonda konuşuyoruz. bir sorun var, kendimizi dışardan izliyormuş gibi hissediyoruz. bir filmi izler gibi sanki;

iş yerinden çıkıp aracımıza biniyoruz. iş çıkış saati, uzun süren trafik çilesi... yanımızda bize yolculukta eşlik edenler konuşmak istiyorlar belli ki, cevap veriyoruz. nihayet eve ulaşıyoruz. Markete uğrayıp, gerekli malzemeleri alıyoruz. Kasada duran kızcazla da iki sohbet ediyoruz. eve ulaşıyoruz kapıyı açıyoruz. Kedimiz, köpeğimiz, kuşumuz bekliyor. gün boyu yalnız olduğundan aç ve sevilmek istiyor. Karnını doyuruyoruz, sevip okşuyoruz. Onların da gönlünü alıyoruz. bir kahve yapıyoruz. Dinlendirici bir müzik fonda, sonra telefon çalıyor. bir arkadaş... sevgilisi ile kavga etmiş, Dakikalar, belki saatler süren aşk derdini dinliyoruz. Gereken şeyleri söylüyoruz, telefonu kapatıyoruz. Tam kitap okumaya hazırlanırken, kapı çalıyor. komşu, kahve içmeye gelmiş. laflarız diye düşünmüş. Buyur ediyoruz, O da uzun uzun anlatıyor, dinliyoruz, gidiyor. Balkona çıkıyoruz, Derin bir nefes çekiyoruz... geceleri biraz üşütüyor serinlik. içeri giriyoruz.

Bugün herkes mutlu oldu mu? ihtiyacı olanlara tam olarak yardımcı olabildik mi? Peki, ruhumuz neden içimizde değil? Nasıl oluyor da kendimizi dışarıdan izleyebiliyoruz? içinde ruh olamayan bir insan, ne kadar yaşıyor sayılır? işte Yalnızlık! sonra pencereden ışıkları izliyor insan... Şehrin gürültüsü bitmiş, Işıklar tek tek sönmekte. Etrafı insan doluyken, üstelik seviliyorken, dostları, ailesi... bu kadar yalnız hissetmesi kendisini ne garip değil mi? insanın ruhundaki boşluğunu dolduracak duyguların olmaması ya da... Kimileri de sahiptir o duygulara da , kıymet bilmez.

sahip olduklarımıza sahip çıkamıyor muyuz acaba? ya da Özlemini duyduğumuz her şey, elimizin altında olunca önemini mi yitiriyor? Oysa elde etmek için ne savaşlar vermiştik değil mi? Yalnız doğduk, yalnız öleceğiz Elbette, tam olarak öldüğümüzde yalnızız. Bunu kimseyle paylaşmak gibi bir çabamız da olamaz. o ana gelene kadar geçecek süreyi yalnız geçirmek için gösterilen bu çabalar... ve elimizde olan değerlere gerektiği kadar sahip çıkmama. Gün gelip kaybedince, pişmanlık duygusunu hissettiğimizde artık çok geç... ve elimizin altında olan değerlere sıkı sıkı tutunmak gerek çünkü, Bir gün çok geç olabilir....