bugün

önce o yargı dumanından çocukluğunu göremediğim mahalle abisi kafayı yumuşatmak için bir şarkı öneriyorum; https://www.youtube.com/watch?v=A7jmVjLw69A

pornografinin ne demek olduğunu az çok bilindiğini var sayarak,

bir adam ve ya genç, bir kız çocuğu ile değişir, hem de çok değişir. bunu kız sahibi baba olan adam iyi anlar, tabi bir abi olmanın da getirisi yüksek. * o ufak kız çocuğunun ayağı kanadığında * onu yatıştırmanın, ufak bir kesik olduğunu söylemenin güzelliğini tatmış olmak bile rezil kadın anlayışına karşı yeterli.

hayatta bir çok şeyi denemeyip de duyarak öğrendiğimiz bir gerçek ama bu bir daha da denenemeyeceği anlamına gelmiyor. duyduğumuz ve gördüğümüz gerçekliğin birer sahte kopya olduğunu anlamak da güç değil. belki cesaret kaybından bağlı kaldığımız gerçekliğin bizi mahvettiğini bilmek zor değil. buna rağmen hala televizyon izlemek, internette dolaşarak bir şeyler öğreniyor olmak bu aptal süreci uzatmaktan başka bir halta yaramaz.

gazetelerde verilen bir dünya elektronik dünyanın kataloğu var, bunun nasıl bir his yarattığını biliyorum ve tamamen rezalet bir anlayış kanaatindeyim. insanın garip bir zaafı var * gördüğüne sahip olduğu hissi taşıması. bunu düşünmese, inkar bile etse o hissin bedenini sarmaladığını gene de bildiğini umuyorum.

bir garip his daha var ve yaşlanmayla mı, güncel olamamayla mı yoksa başka bir nedenle mi kendini koyuyor ortaya bilmiyorum ama gene de garip; insan taze ve el sürülmemişe karşı fazla hassas ve bu noktada bedene de aynı bakışı atmaktan çekinmez bir halde. bu anlamda herkesin bir liste hazırlayabileceği bir gerçek; bir yenilenecekler listesi.

şu muhabbetleri çok duydum;
-ps4 çıktı lan!
-iphone 5 alıcam.
-zara'nın yeni kataloğunu gördün mü?
-laptopum yeni oyunları kaldırmıyor.
-modemi değiştirmek gerek.
-m3 mü m5 mi?

aşırı bir tüketicilik var ama düşüncesizce olanı tam bir rezalet. insan tek başına tüm hayatına yetmeli, neye ihtiyacı gerekiyorsa kendisi üretmeli demiyorum ama en azından üretebiliyor olması da gerekli, en azından kendisi için.

gelelim başlığa, bazı gelebilecek sorulara karşı; neden telefon özellikle diye aptalca bir soruya karşı. herkesin cebinde, süratle gelişen ve ince olarak matrix'e bağlanan taşınabilir en küçük cihaz olması yeterlidir sanırım. herkesin sahip olabildiği ve bir dünya insanın haftada bir yenilediği bir cihaz olması da dikkat çekici.

küçük kız çocuklarından bahsetmiştim, onlarla vakit geçirmekten, onları dışarıdan gelebilecek olası tehlikelerden korumaktan ve kendi ayakları üzerinde durmak zorunda kalacağı zamanlar için bilgisiz kalmamasından yanayım. elbette bir gün sevdiği birisiyle birlikte olacak, bunu düşünmekten kaçınmak zarardan başka bir sonuç getirmiyor ama onları birer teknoloji ürünü olarak piyasaya sürmüyor insanlar, bunu düşünün. bir kadın bilerek ya da zorla hiç olmaması gereken bir şey yaşamış olabilir, hiç olmaması gerek bir şey sadece bir düşünceden ibarettir, bunu da es geçmeyelim. onu bir telefonla kıyaslamak(evet, iki telefonu kıyaslar gibi kıyaslanıyor, bunu çok gördüm) tam anlamıyla; beyin zortlaması geçirmişliktir.

gelebilecek bir kaç haklı itiraza karşı;
-ama onlar bizi oynatıyor
+oyun oynayamayacak kadar aptalsan, elinle oynamakta haklısın!
-orospuluk içlerinde
+evlen diye tutturan anneleri yedik, dik bakan komşuları geçtik bir bu kaldı! her şey doğru zaten, süper bir sistem var ve tek sorun bu! (tabi buna ayrı bir başlıkta süper değineceğim)
-belli bir yaştan sonra sinir kiriz geçiriyorlar
+ölüyoruz mına koyim, eve kapanmak zorunda kalan herkesin kriz geçirmesi gerekiyor!
-aldatıyorlar, mutlu olamıyorlar, kavga ediyoruz
+yanlış kişiyi seçmiştir ya da zorunda kalmıştır

daha da uzar gider...

şu an hepimiz internetteyiz, sanal bir ekran üzerinden bir şeyler paylaşıyoruz. tartışıyoruz, kavga ediyoruz, laf atıyoruz ama sokakta bunlar kayboluyor, acaba neden?!