bugün

dünyadaki genel durumun üçüncü dünya ülkelerinde daha da keskinleştiğini düşünmeme sebep olmuş konu.
kadınların bilim alanındaki yaratıcı icatlarda isimlerinin geçmemesi ve yönetme- yönetilme olgusunda üst kademelerde yöneten pozisyonunda olmamaları konunun iki tarafı olduğunu göstermektedir. kadınlar siyasi yaşamda hakikaten sayıları parmakla gösterilecek kadar az yer buluyorlar! belediye başkanı olarak, vali olarak ve yahut siyasi partilerde yeteri kadar kadın bulunmuyor. türkiye penceresinden bir sosyo kültürel analizle erkek egemen yapının bunda etkisi olduğu düşünülür. fakat bu yapıyı kadının da içselleştirmeye başladığı es geçilir. etki- tepki birbirinden bağımsız değildir! bir taraf çok yer bulurken diğer tarafın önünü kapatır ve hali hazırda bu diğer taraf çaba ve fiilde söz alma hakkını kullanmazsa ortam hep çoğunluğa/ erkeklere kalır. bu konu da erkekler kadar kadınların da razıcılığı dikkate değerdir. töresel gelenekler ve ataerkil yapı son dönem kadınların çalışma hayatına az biraz katılmaya başlamalarıyla aşılmaya başlamıştır.fakat bu olgunun istenilen seviyeye çıkması kadının yönetim de söz sahibi olmasına bağlıdır. ee tabi konu yıllar evvel alınmış olan haklara bakmıyor. * şuan ne kadar ülke ölçeğinde ve evrensel mana da yerin var buna bakıyor.
akademik çalışma içinde buluşlarda ortaya çıkan eserlerde kadının yokluğu ilgi çekici!konuyu benim oy vereceğim partiyi beyim bilircilikten türkiye sınırlarında dışarıya çıkaramıyoruz belki de. belki değil mutlak olan taraf kadınların dünya konjonkturunda yer bulabilmeleri. bu çok mühim! demokratikleşme için de sivil irade için de...