bugün

yolda ilerlerken size yavaşça yaklaşan bir top önünüzde dururu ve sahada 10-15 kişi size gözlerini dikmiş ve topu geri atmanızı beklemektedirler.

topa vurma kabiliyetiniz ne olursa olsun o topu tekrar sahaya atmak dünya kupasındaki altın gol gibidir. vazgeçemessiniz, topu bırakıp gidemessiniz, 15 kişinin tüm umudu sizin topa vuruşunuzdadır.

en sonunda topu elle (profesyonelseniz ayakla) bir noktaya sabitleyip topa gerilip kafanızdan dökülen terlerle, zihninizi slow motion moduna geçirerek koşarsınız, vurursunuz ve top ileri değil yana gider. tekrar bırakamassınız, topun peşinden koşarsınız, topu sahaya sokana dek o topa vurursunuz, 15 kişi (neden 15 onu da bilmiyorum 7'ye 8 maç da olmaz ama) her topa vuruşunuzda hüsrana uğrar. sonunda birisi koşup ayağınızdan topu çalımla alıp sahaya sokar. siz o gece yastığa kafanızı koyduğunuzda hep o topu düşünürsünüz.

tanım: hayattan anlık tiksindiren gerilim.
başarı halinde küçük çaplı büyük bir alkış yükselir. bir de hareket yaptıydınız mı var ya üüüü...
temdit penaltısı gibidir. tek vuruş, tek şans. vurduğunuz topun size geri dönmesi halinde yapacağınız ikinci vuruş topu bekleyenin bademciğine bile gitse hiçbir kıymeti yoktur. olan olmuş, karizma sallanmıştır.
öncelikle; (bkz: süper tespit)

özellikle benim gibi topa vurma kabiliyeti 3* yaşından beridir zerre kadar ilerleme kaydetmemiş biri iseniz hayatın sizi test ettiği bir sınava dönüşür olay.

elinizle atmaya çalışırsınız topu yetiştiremessiniz. ** ayağınızla zaten gönyesiz atacağınız bellidir.

en sonunda mucize eseri topu atmayı başarırsınız. viyanayı kuşatıp, almış gibi sevnir, muzaffer bir eda ile yolunuza devam edersiniz. * * *