bugün

merhaba canlar.

renkli hayatima dair kücük bir animi sizle paylasma nezaketi gösteriyorum.

sonbahar baslarinda icimizde cilginlar gibi gezme, dolasma aski depresmisti.

ben ve nazlican yanimiza merve salagini da alarak bursaya gitmeye karar verdik. bilen bilir, en iyi gezme sekli yürüyerek yapilandir. hem de bu fakir pislik budo sirketine para kazandirmak icin deniz otobusunu tercih ettik.

taktik takistirdik, sürdük sürüstürdük ve sabahin ilk isiklariyla fakir pislikler gibi tramvaya binerek yola koyulduk. aslinda hersey on numaraydi. biz nazlican ile bilim, felsefe ve varolus üzerine yogun bir muhabbet icindeyken, gerizekali merve elindeki telefonda yine twit twit atiyordu.

ne olduysa kabatas duragina geldigimizde oldu. o az önceki 3 cilgin insan gitmisti. üzerimize tarifi imkansiz bir kasvet çökmüstü. kendimizi kemal kilicdaroglu na oy veripte, oyum bosa gitti diyen insan caresizliginde bulmustuk.

nereye baksam üzerleri ciplak, elleri deri eldivenli capulcular görüyordum. kafayi yiyorum zannettim.

seksapalitem geregi türban takmiyorum ama her an üzerime idrar atimi yapilacakmis gibi geliyordu. saga bakiyordum eldivenli adamlar, sola bakiyordum eldivenli adamlar.

hepsi de ellerini fermuarlarina götürmüs her an isemeye hazir bir sekilde bize bakiyorlardi.

o anda öyle bir ciglik attim ki annem yanim geldi. ne? annem mi?

evet, evet. maalesef ki gece popom acikta kalmis ve ben böyle berbat bir kabus görmüsüm. hemen kalktim yüzümü yikadim, bir sigara yaktim. derin bir nefes cektim. öksürük tuttu. neden sonra sigara icmedigimi hatirladim. iyice mala baglamisim ki ömrümde agzima sigara sürmeyen ben tiryaki gibi derin derin nefesler cektim.

bu benim icin nasil bir kabussa her kabatasa gittigimde icim ürperir. hep kendimi merve gelinin yerinde hissederim.

allah uzun adama zeval vermesin. süphaneke amin.