bugün

kimse kimseyi sevmek zorunda olmadığı gibi, bazen öyle bir an gelir ki beraber çalişmak zorunda olduğunuz insandan tiksinir, nefret edersiniz. Her konuşması sizi rahatsız etmeye, her hareketi size batmaya başlar. Tabii olayların bu duruma gelmesinde muhakkak iş arkadaşının önemli katkıları vardır. Bunlara verebilecek ilk örnek, kendi başarısızlığını size yıkıp, sizin başarınızı sahiplenen türden olanıdır.
birde ayrıca patron yalakalığı yapanlar vardır ki, böyleleri cidden cinayet sebebidir.
fitne, fesat, vatikandan beter entrikacı, brütüs'ten beter arkadan vurucu, aşkı memnu gerzekleri olmaları sebebiyle.
hem çapsız olurlar hem de işgüzar çakal, işte bu ikisi bir araya geldimi nefret başlar.
(bkz: öğle yemeğine dadanmak)
sigara içme bahanesiyle odadan çıkıp saatlerce ortada görünmemek.dolayısıyla her gelen kişi ve telefonla ilgilenme işini size yıkmış olması..
çalıştığı işten memnun olmamaktır. çalıştığı yerdeki arkadaşları sürekli kendini ispatlama ve hava atma girişimi içindeyse kaçınılmaz olan bir başka sebeptir.
patronun gözüne girmek için yalaklanmaları.
sizden az çalışıp, sizden çok takdir görmesi *.
birşey bilmediği halde çok bilmişlik yaparsa,
kendini patronun çakma çok çalışanları olarak gösterirse,
işini adam gibi yapmıyorsa,
rüşvet alıyor ise,
ayrımcılık yapıyor ise,
v.b kurallara uymadığı taktirde.
her şeyi en iyi bilenin kendisi olduğunu sanması. bir hata yaparsanız hemen yüzünüze vurur, neden oldu demez.
(bkz: bi sor neden)
ekip ruhundan haberi olmayıp kişisel düşünen tek hücreli yaratık olması.
50 lira fazla maaş alıyo olması.
kendini senden üstün görmesi, tikli olması, sinirli olması, evlendiği halde sinirinin geçmemiş olması.
(bkz: dedikodu)
senden daha fazla çalışması...
herşeydir veya hiçbişeydir.
dedikodu, koltuk manyaklığı.
birincisi hocalara yağ çekmesi, ikincisi de sürekli iş kakması.. işte bunlar nefret etmeye yeter de artar bile.