bugün

size ben şöyle bir anımı anlatayım:

bi gün metrodayım, bi tane şık 'sir' almış eline bilgisayarını koymuş bankın üstüne, bi şekilde internete bağlanıyor. dedim "wirelessla kablonun olmadığı yerde internete nasıl bağlanıyosunuz?"

sir dedi ki "sana ne lan amırcık!".

"peki bana bunu açıklar mısınız nasıl oluyo da sokak ortasında nete bağlanıp da izzet altınmeşe-belkis akkale düetini izliyosunuz durmadan!"

dedi ki "sadece bi modem vasıtasıyla girip istediğim yerden bu ikiliyi doya doya izliyorum, dinliyorum"

kafama yattı yani hoşuma gitti! istediğin yerden süper ikiliyi dinliyordun.

tugay kerimoğluna düştü aklıma, anayım dedim.

ne zaman izzet altınmeşe-belkıs akkale ikilisini görsem izmir fuarı aklıma gelir. çocukken hastasıydık fuarın. mına koyım daha kız nedir? nasıl hacet giderir, bilmezken; o mini etekli mankenlere arsızca bakardık. tabi bunda pederlerin yönlendirmeleri de etkili olurdu:

- erdem gel buraya bak şu ablanı görüyo musun?
+ evet baba!
- ilik gibi dimi? ona var ya ayakta 5 postan var senin.
+ nası yani baba?
- siktir et sen hafızaya al bu görüntüleri ileride babana dua edersin.

manken ablaların dışında skimsonik yanarlı dönerli oyuncaklar, efendim envai çeşit robotlar, değişik değişik atraksiyonlar vesilesiyle gönülden bağlanmıştık izmir enternasyonel fuarına. en önemlisi de konserlerdi.

daha küçük bi yavrucakken, bi müzik güzel midir değil midir anlamazken her konser bize eğlenceli gelirdi. neden bilmem ama konser dedinmi yanardım yeminle.

tabe fuar şimdiye göre daha hareketli küçüklüğümüzde. o zamanın afedersin taşşaklı isimleri geliyo. bülent ersoylar, sezen aksular, ibolar falan.

bu adamlar hala taşşaklı gerçi ama o zamanların ağır toplarından olupta sonraları kenara çekilen iki isim var: izzet-belkıs.

babamın da nası bi zevki varsa o zaman tuttu beni bunların konserine götürdü. sahnede gördüğüm iki sanatçıdan çok gözümü alan kocaman bi "ben"di.

evet izzet hocanın yüzünün yarısını kaplayan benden bahsediyorum. "allahın yarattığıyla dalga geçilmez tabi" geyiklerine girmiycem. zaten en son o geyiği yapanlar kimliği belirsiz 5 kişi tarafından sikertilmiş olarak bulundu.

o ben, o söyledikleri garip şarkılar. allahım! o zamanlar çocuktuk, sonra çevremizdeki herkes bu tip şeylerle vakit geçiriyodu yani fuarda tuhaf konserlere gitmek gibi falan. sorgulamadan tadını çıkarmaya çalışıyorduk. "ulan başka çocuklar da izzet-belkıs konserine gidip kendilerinden geçiyorlar mıacaba?" gibilerinden şeyler yoktu aklımızda.

yıllar sonra büyüdük, hafiften sosyalleşmeler, al gülüm ver gülümler, çok pis yalarımlar falan. yani bizden farklı yerde büyümüş farklı şeyler yaşayan insanlarla tanıştık, aldık verdik. adamlar o yaşta devlet tiyatrosuna falan gidiyolarmış mnskym.

eee tabi biz okumadık, bi bok olamadık. her allahın günü eve gittiğimde annem hala laf sokar "ahh kahveden geleceğine, okuyup da takım elbiseyle işinden geleydin" deyu.

bi gün çıkıcam karşılarına anlatıcam: "ee okuyaydım da mına koyim niye beni izzetin beniyle büyüttünüz".

babam bi keresinde de ibonun konserinde koltuk numarası yüzünden kavga çıkarmıştı. evet babam tam bi sördü..

böylede bi anımdı bkzlarından kurtulmak adına: belkıs ve izzet; nefret ediyoruz sizden. hımsff hımsff!
ajdar , salim , ferhat güzel ve yitik bir ömür.