bugün

inançla, inançsızlığın yan yana durduğu ve aslında kavganın ne kadar anlamsız olduğunu ifade eden müthiş söz.
insan inandıklarını algılayabiliyorsa, görebiliyor demektir. insan gördüklerini algılayabiliyorsa inanıyor demektir.
aradaki fark nedir?
neden birileri bu gerçek gözlerinin önünde dururken, kendileride göremedikleri ama inandıkları bir sürü kavrama sarılırken birilerini, akılsızlıkla, cahillikle itham ediyor.
özgürlük nedir?
özgürlük tüm dünyanın iman ettiği ortak bir inançtır. peki özgürlük ortak imanımızken onu gözümüzle görmemiz mümkün müdür?
özgürlük aslında mutlak olmayan izafi bir kavramdır öyle değil mi?
siz kendinizi ne kadar özgür hissederseniz hissedin, birileri sizin efendiniz olabilir öyle değil mi?
ve bu durmda birileri sizin efendinizken, sizin köle olmamanız mümkün müdür?
önemli olan hissetmek mi yoksa mutlak gerçek mi?
şimdi bana inançsızlığın temeline oturtulan inanç olan gözümle görmediğime inanmam düsturunu biri izah edebilir mi?
kendi gerçekleri ışığında değil ama elle tutulur mutlak gerçekler ışığında!
o ışığı tüm insanlık yüzyıllar boyu arayıp, maddesel evrende meddesel algı ile ifade edebilecek bir boyutta bulamadığına göre, arayışa birde bu ayaktan başlamak isteyen salaklara kolay gelsin diyorum.