bugün

diğer mezhep imamları ve din büyükleri tarafından sevilmeyen bir kişi idi:

Sufyan es-Sevri: Ebu Hanife hem sapık hem de saptırıcı idi.(Ebuşşeyh Tabakat 2 (110)

Hammad bin Seleme: Ebu Hanife bir şeytandı: Hz Peygamber?in sözlerini kendi görüşlerine dayanarak reddederdi (ibn Adi el-Kamil fi Zuafai?r-Rical.8(239)(Ahmed b.Hanbel ilel II(68(428, II(246(1775)

imam Buhari: Ebu Hanife Murcii’dir rey ve hadisleri terk edilmiştir (Buhari et-Tarihul-Kebir VIII.81)

imam Müslim: Ebu Hanife Numan b Sabit rey sahibidir Hadisi muztaribtir ve fazla sahih hadisi yoktur (imam Müslim b Hacac, Kitabul Kuna vel Esma, 31)

imam Malik : “Ebu Hanife fitnesi, iblis fitnesinden daha zararlıdır"

Ahmed B.Hanbel: Ebu Hanife ve “arkadaşlarından” hiçbir şey rivayet edilmemelidir.

sünni dört mezhep mensupları uzunca bir süredir iyi geçiniyorlar ama geçmişte birbirlerine yapmadıklarını bırakmamışlardı.

tabi itirazım yok. şiilerle geçinemiyorlar ama hiç değilse birbirleriyle geçinsinler de daha fazla rezalet, katliam filan yaşanmasın...
isa aleyhisselam'ın gökten inmişidir imam-ı azam.

islam'ı ihya etmek için geri dönmüştür.
" Bir gün Bağdat’a Allah’a inanmayan felsefecilerden bir grup gelir. Gurubun reisi olan felsefeci, oradakilere; bazı sorularının olduğunu ve Bağdat’ın en büyük alimi ile karşılaşmak istediğini belirtir. Orada bulunan cemaat, felsefecileri imamı Azam hazretlerine götürürler. imamı Azam hazretleri ise o esnada, talebelerine bir kerpiçle teyemmümün nasıl yapılacağını gösteriyordu. Gelen felsefeciler imamın kendisine üç soru sormak istediklerini belirtince, imamı Azam hazretleri onlara;
– Sorunuz nedir? der.
Felsefecilerin reisi önceden hazırlayıp bir çok kimsenin cevap veremediği sorusunu sorar:
– Ey imam! Birinci sorumuz; Allah var dersiniz, ama görünmez. Haydi gösterin de inanalım. ikincisi; Şeytanın ateşten yaratıldığını söylersiniz, sonra da ateşle ona azâb edilecek dersiniz, hiç ateş ateşi yakar mı? Üçüncü sorumuz ise; işittiğime göre hayrın ve şerrin Allah’tan olduğunu söylermişsiniz. Madem ki, hayır ve şerrin Allah’tan olduğunu iddia edersiniz o halde insanları yaptıklarından dolayı niçin suçlarsınız? Bırakın da insanlar istediğini yaşasın.” der.
Bunun üzerine imamı Azam hazretleri elindeki kuru kerpici adamın başına vurur ve felsefecinin başı yarılır. Ateist felsefeci derhal zamanın mahkemesine başvurup, imamı Azam hazretlerinden şikayetçi olur. Bunun üzerine imamı Azam hazretleri mahkemeye çağırılır.
Kadı efendi(Hakim) felsefeciye sorar:
– Söyleyin bakalım meseleniz nedir? der.
Felsefeci;
– Ey Kadı efendi! Ben bu imama üç soru sordum o ise soruma cevap vereceği yerde, başıma kerpiç vurarak, başımı yardı. der.
Kadı;
– Ey imam! Sizin gibi bir alime bu yaptığınız yakışıyor mu? der.
imamı Azam;
– Muhterem Kadı efendi, ben aslında o bir kerpiçle bu filozofun üç sorusunun cevabını verdim. der.
Kadı bu işin açıklamasını imamı Azam’dan ister. imam olayı şu şekilde anlatmaya başlar:
– Muhterem Kadı efendi, bu felsefeci bana; ” Allahü Tealayı göster de inanayım” dedi. Ben de elimdeki kerpici onun başına vurarak onun sorusunun cevabını vermiş oldum. “Bu nasıl oldu” dersiniz? Bu adama sorar mısınız, kerpici kendisine vurduğum an da hissettiği acıyı bize gösterebilir mi? Kadı Felsefeciye;
– Evet, acınızı bize gösterebilir misiniz? der.
– Muhterem Kadı efendi, canım yandı ama bunu size nasıl gösterebilirim?” der.
imamı Azam hazretleri;
– Ey felsefeci! Sen kendi başının ağrısını bize gösteremezken biz Allah’ı sana nasıl gösterelim?” der.
Kadı tekrar sorar:
– Peki öbür sorusu ne idi? der.
imamı Azam:
– Bu felsefeci bana, “şeytan ateşten yaratıldı dersiniz ama, hiç ateş ateşi nasıl yakar mı?” dedi. “Ben de buna toprakla vurdum. Toprak onun başını acıttı. Hâlbuki kendi bedeni de topraktan yaratıldı. Allah dilerse ateşe ateşle azap etmeye gücü yeter. Ona canının yanıp yanmadığını sorabilir misiniz? der.
Kadı felsefeciye tekrar sorar:
– Canınız yandı mı? der. Felsefeci:
– Elbette. der.
Bunun üzerine imamı Azam:
– Yine bana; “Ey imam! Hayrın ve şerrin Allah’tan olduğunu iddia edersiniz fakat, insanları yaptıklarından dolayı niçin suçlarsınız? Bırakın da insanlar istediğini yapsın.” dedi. O halde muhterem Kadı efendi! Ona tekrar sorar mısınız, madem ki bu felsefeci insanların iradesinin olmadığına inanıyor, o halde yaptığım bu işten dolayı beni niçin size şikayet etti?” der.
Felsefeci, bu güzel cevaplar karşısında mağlup olup, söyleyecek söz bulamaz ve yanlış inancına tövbe edip Müslüman olur."
imam Cafer sadık (a.s) ile ebu Hanife arasında geçen konuşması şöyledir: Botros el-Büstani Sibrime oğlu kanaliyla şöyle rivayet yazıyor: "Ebu Hanife’yle beraber imam Cafer es-Sadık (AS)’ın huzuruna çıktık. Ben imama bu adam iran fakihlerinden" diye hitap ettim. imam Cafer es- Sadık: Kim o acaba, şu dini kendi görüşüyle kıyas eden Sabit oğlu Numan (Ebu Hanife) mı? diye sordu. Ebu Hanife: Evet, dedi. imam Cafer dedi ki: "Allah'tan sakın ve dini kendi görüş ve kurumlarına göre kıyas etme" ve şunlari ekledi:
"Kıyas icat eden iblis’tir. Allah'a: Ben Adem'den daha üstünüm, dedi, Adem'i topraktan beni ise ateşten yarattın". Oysa, iblis’in durumu malum. imam Cafer daha sonra sordu: sen başını bedeninle kıyas edebilir misin? Ebu hanife: Hayır, dedi. imam bir daha sordu: Cenab-I Allah niçingözleri tuzlu, kulakları acılı, burunları sulu veağızları tatlı yaptı? Ebu Hanife yine: Bilmem, dedi.
imam açıkladı ve dedi ki: "Gözler birer yağ
parçasından ibaret olduğu için sıcakta erimesin diye Allah onları tuzlu yaptı. Kulakları , içine giren havayla mikroplar beyini tahris etmesin diye acılı yaptı ki giren mikrobu öldürür, burunları nefes alıp verme kolaylığını ve kokuları duyma özelliğini sağlamak için sulu yaptı, ağızları yeyip içme tadını alabilmek için tatlı yaptı ve yine sordu: "Allah’ın katında hangisi daha ağır: ZiNA MI? ADAM ÖLDÜRMEK Mi? Ebu Hanife: Adam öldürmek, dedi.
imam hazretleri: Bir daha yanıldın" dedi ve ekledi "öyleyse Cenab-ı Allah neden zina için dört şahit, ve adam öldürmek için yalnız iki şahit istedi?
"Senin kıyasların nerede? Sonra başka şeyler sormuş ve yanlışlarını yüzüne vurmuştu..(BOTRUS ELBÜSTANi “DAiREL MEARiF” adlı ansiklopedi kitabı C.2, s.120)
islamın ilk hukukçusu değildir fakah fıkıh ilmini ilk tertipleyen odur.emevi ve abbası halifeleriyle münakaşaları olmuştur imam şafii fıkıhla uğraşan herkes ebu hanifeye teşekkür borçludur demiştir. 4büyük müçtehidden birisidir.
imam caferi sadık aleyhisselam'dan bir süre ders almıştır. Ilmin kaynağı Ehlibeyt'i bırakıp bu gibi öğrencilerin peşinden gidilmesi sonucu islam alemi bu hale gelmiştir. Ayrıca şeytanın sunneti olan kıyas etmeyi islam dinine katan bir günahkârdır. Öyle ictihat yanlış olursa bir sevap kazanılır iddiası bir avuntudan ibarettir. Sen bu kadar takipçini yanlış yola süreceksin üstüne bir de sevap kazanacaksın. Siz Kime tapıyorsunuz bilmiyorum ama benim inandığım allah (haşa) bu kadar adaletsiz değil.