bugün

Ev arkadaşım ve ben, on dakika önce, ellerimizde dualarımız, gül bulmaya çıktık arabayla. Korku filminin içindeydik sanki.
ikimiz de bayan olduğumuz için resmen yusuf yusuf ede ede düştük yollara. Apartmandan çıkarken, alt komşuya yakalanmamak için nefesimizi tuttuk ki haklıydık da. Düşünsenize, sabahın 4 ünde, iki kız nereye gidiyorsunuz? deseler, kuracak cümlemiz yok.
Neyse efendim, apartmandan br telaş indik. Ben de arabayı maşallah en uzak köşeye bırakmışım. Bir yandan köpekler havlıyor, diğer taraftan sarhoşlar şarkı söylüyor. Ev arkadaşımla yavaş yavaş yürümeye başladık. Önde ben, arkada o... Bir süre sonra arkamı bir döndüm, arkamda kimse yok!
Başına birşey geldi sandım. Salak karı apartmana geri girmiş köpek seslerini duyunca. Ortada kaldım, ya araba ya ev? derken, illa ki tutacağım dileğimi hırs yaptım. Koştum arabaya, atladım resmen, binmedim. *

Apartmana sürüp, ödlek ev arkadaşımı da aldım. Küçücük bir ilçede olduğumuz için, sokaklarda kimseler yoktu. Bildiğiniz gül aradık bahçelerde bakına bakına. Sonra bir bahçede gördük, ya da gördüğümüzü sandık. Hırsız gibi adamların bahçesine girip, dileklerimizi çizdiğimiz kağıtları gömdük, kaçtık.
Düşünsenize bahçenizde kafası, yüzü kapalı iki insan, kapıda bir araba, karanlıkta ağacın altına bir şey gömüyorlar. Siz olsanız ne düşünürdünüz?
Allah yüzümüze baktı da kimse çıkmadı kapıya.
işte hıdırellez gecesi dilek tutmak için perişan olmak böyle bir şey.

Allah' ım dualarımızı kabul et. Biliyorum hırsız gibi elalemin bahçesine girdik ama, onca emek verdik. Ne olur kabul et!
hıdırellez gecesi dilek tutamadığı için perişan olan yazardan daha şanslıdır. en azından hedefine ulaşmıştır.
Dileklerimin tutmasını sabırsızlıkla beklememe sebep olan durumdur.