bugün

çok berbat bir durumdur. bir gun önce mesaj atar, yarın yemek yiyelim diye. siz çok önemli bir işiniz neticesinde yemeğe biraz geç kalırsınız, siz mekana girerken o öbur kapıdan çıkar gider. gel de çöz şimdi bu kızı.
çözüpte ne yapacaksın ki. çözmek ne ki üstelik.
yalnıştır. kızları çözmeye çalışmak anca vakit kaybıdır çünkü ömrünüzü verseniz çözemezsiniz. ya olduğu gibi kabulleneceksiniz ya da uzak duracaksınız.
ne acı ki bende de var bu durumdan...
ulan kız bir sabah aramız mı beni?

+alo falcata, günaydın.
-hınggg, haaa. gün gün (ne zaman sabah oldu lan) günaydın eylül.
+bugün öğleye doğru beraber gezelim mi biraz?
-he, senle biz beraber.
+benle siz değil, benle sen. yani biz?
-olur ya olmamı nerde ne zaman?
+yarım saat sonra parkta.

bu arada kalbim kütür kütür atıyor tabi. sanki beyin ameliyatına girecekmişim gibi bir his var içimde. ulan düşünün 6 ay boyunca üç kelime konuşmamışız sonra kız bana ''buluşalım gezelim'' diyor. sonra bende içimdeki sevgiyle hemen kabul ediveriyorum. neyse hemen üstüme birşeyler geçirip doğru sokağa fırlıyorum, sonrada parka varıyorum. bekliyorum... bekliyorum... bir türlü gelmiyor. saate bakıyorum, hala yok. ulan en sonunda ''herhalde şaka yaptı'' diyorum, tam kalkacakken birden beliriveriyor... neyse gezmeye başlıyoruz tabi beraber. ama aramızdan bir otobüs geçecek kadar boşluk var. o yolun öbür ucunda ben bu ucunda yürüyorum. ihtiyarlamış insan gibi bağırarak konuşuyoruz birbirimize. (o anki işkenceyi tahmin bile edemezsiniz.) sonra sakin bir yere geliyoruz. sessiz sedasız bir banka oturuyoruz. yine aramızda boşluk var, o bankın bi ucunda ben bir ucundayım. amuna koyayım heyecan değil mi? bir türlü engel olamıyorum. sonra yaşlı bir amca geliyor:

-evladım oturabilirmiyim.
ulan aramız o kadar boş ki. gelen insanlar birbirimizi tanımadığımızı düşünüyor. onun başka bir kıtadan benim başka bir kıtadan olduğumu düşünenler bile vardır.
sonra sessizce gelen ihtiyara kafa sallıyorum oda oturuyor aramıza. böyle böyle zaman geçmek bilmezken birden heyecanım kayboluyor. fırlıyorum ayağa tutuyorum elinden yürüyoruz beraber ama ne yürümek. ellerim heyecandan öyle bir terliyor ki, sanki birisi durmadan su pompalıyor. buluşalı daha yarım saat olmuyor ve o işi çıktığını söyleyip ayrılıyor ve bir dahada aramıyor.

abi aradan gene 4 ay geçti hala ses yok. düşün artık çektiğim ızdırabı, yine bir sabah arasada buluşsak, ben saçma saçma heyecanlarla onunla yürüsem. bir gittin tam gittin...