bugün

iyi davranmalıyım,
iyi davranmam gerektiğini söylüyorlar.
ve bütün bu belirtilenler,
söylenenler,
diretilenler,
ilgimi çekmiyor fazla.
işime sahip çıkmam gerektiği söyleniyor.
oysa benim bir işim yok,
sadece bir köleyim.
ve köleler asla özgür olmazlar.
bütün anlamsız ve ölümle biten isyanları
kahramanlık diye yutturan tarih;
bu gerçeği biliyor ve hepimizi kandırıyor.

yattığım yerdeyim hala
ve ekranda insanlar birbirine giriyor.
ne olduğu konusunda hiçbir fikrim yok ve
enteller hala entelliklerini sergiliyor.
ve herkes tanımadığı insanlardan
tanımadığı ermenilerden özür dilerken,
kimse benden özür dilemiyor!
bütün geçen yıllar boyunca;
üzerimde çalıştılar,
deneyler yaptılar,
ruhumu yok ettiler,
benden geriye hiçbir şey bırakmadılar.
kimse özür dilemezken benden,
sahte entellerin,
sahte özürleri kulağımın dibine dek sokulmakta...

isyanlar sona erip,
yeniden her şey başa dönerken,
vahşi bile olmayan,
ucuz kapitalizm,
ucuz bir yahni ve
ucuz bir şarap gibi
mide bulandırıyor şimdi..
her şey ucuz ve
sistemler üstü bir acı çekiyorum.
komünizm kurtarmaz
sosyalizm yanından bile geçemez.
anarşizm sadece zaman geçirir.
topla zaman geçiren forvet gibi.
ve ölmek için yaşayanlar,
ve ölmeye and içmiş gerizekalılar,
kahraman ilan edilir!
yaşamak için sokaklarda kutu arayan,
ve yemek yemeyi reddedip
buz gibi ocak ayında
hala şarap derdine düşen insanlar,
dışlanır.
oysa muhteşem olan onlardır
sadelikte birinci olmaya çalışan diyojen değil
ömer hayyamdır!
sokakta senin gibi,
benim gibi
olmayan
ve hepimizden daha kötü görünmesine rağmen,
hepimizden daha çok şey bilen adamlardır!

askerler ölüyor
bu cehennem tuzaklarda!
karakollar basılıyor,
dağlar basılıyor,
herkes birbirine ateş ediyor.
ve ölenler kahraman oluyor..
tepedekiler keyif yapıp,
ceplerini biraz daha doldururken,
bütün savaşların
para veya rant için
olduğundan bihaber çocuklar ölüyorlar!
komutanlar zafer çığlıkları atarken,
her yerde bir yalan dönüyor,
bedenim soğuyor
ruhum eriyor..

kimi inanarak yapar bunu,
kimi samimiyet duvarlarını aşmadan,
kimi hala dövüş kulübü diye tutturur.
ve bir gerizekalı bile bilir,
bütün binaların yıkılması demek;
senin yıkılman demek, sağı solu yağmalayıp
her şeyi cebe indirmek demek.
yapılmış en büyük bencillik olacak
ve kuşlar iğrenç sesleriyle bağıracak.
komünistler gül kokulu tişörtleriyle
haykırmaya devam edecek.
solcular dergi satmaya çalışırken
sadece çirkin oldukları ve
yapacak daha iyi işleri olmadıkları için
kaşlarını çatmaya devam edecek..
anarşistler devrim ayağına birbirini becermeye devam edecek
komün dünyaların yalanlarında
paylaşmaktan bahsedecekler.
ben bundan nefret edene dek söyleyecekler
bütün ideolojiler
ve hiçbiri anlamayacak
insanların aşağılık olduğunu ve
paylaşıma layık olmadıklarını
hiçbiri anlamayacak,
günün önemini,
günün anlam ve önemini dile getiren
bütün o çocukluk şiirlerinin
çoktan göçüp gittiğini...

ve ben uyuyacağım
savaşlar sürecek
ırakta
ortadoğu da
bir süre sonra rusya da
ve amerika da
insanlar birbiriyle uğraşırken
şaraplar ve votkaların nesli tükenecek
buzullar eriyecek
solcular istiklalde içmek yerine donmayı tercih edecek
daha iyi bir fırsat bulmak için
kapitalizmde daha iyi yaşamak için
direndiklerini anlamayarak..

gelecek yok!
kurtarılmış bir bölge yok!
uzaylılar yok!
aya asla ayak basılmadı!
mars ta hayat yok!
hiçbir yerde hayat yok!
herhangi bir otobanda anlarsın bunu,
herhangi bir evde anlarsın bunu,
herhangi bir filmde veya
bir kadın programında anlarsın bunu..
hiçbir yerde soluk alamazsın!
kadınlar hala yürüyordur hakları için,
erkekler para derdindedir..
ve bütün süreç eninde sonunda
kapitalizmden pay almaktır!
castro zafer şarkıları söyler,
chavez devrimi kutlarken,
servetlerinden kimsenin haberi yoktur.
ahmaklar küba'da puro içip
özgürlüğü beklerken,
ırak'ta hakiki adamlar,
şeytana ayakkabı fırlatmaktadır..
ve dergi satmanın devrim olduğunu sananlar.
şeytan bu lanet olası ülkeye geldiğinde
gıklarını çıkarmamışlardır.

iyi davranmam gerektiğini söylüyorlar,
belki de haklılar..
yerden bozuklukları topladığım günler,
ona ulaşmak için bütün kitaplarımı sahafçılara sattığım günler,
yiyecek bir şey bulmak için hırsızlık yaptığım günler,
içki için kendime yalvardığım günler,
ve bütün bunlara bir yerden geldim
şimdi şarkılar olanca hızıyla devam ederken
bende bir nakarat mırıldanıyorum,
kendi kendime..
kimse duymayacak sesimi,
kimse bilmeyecek neden direttiğimi ve direnemediğimi,
ve kimse hissetmeyecek
niçin bu hale geldiğimizi...
(bkz: bok yiyin milyonlarca sinek yaniliyor olamaz)
koskoca evren yanında cücük kadar kaldığını anlayabilmiş insan yakarışıdır. evet hiçbir boka yaramıyoruz. sadece günlük yaptığımız işleri en iyi şekilde yaparak bir boka yaradığımızı zannediyoruz. oysa ki evren koskocaman, sen ise bir çöp tanesisinin. bir temizlikçi olsan etrafı tertemiz yaparsın ya da bir müdür olsan şirketini diğer şirketler karşısında yükseltirsin ya da bir bilim adamı olsan akılalmaz keşifler yaparsın ve kendinin bi boka yaradığını zannedersin. oysa bilmezsin ki yapabileceğin tek şey bu ucuz işlerden ibarettir.
niye öyle dedin lan, niye varoluşsal sorunlarımı tetikledin, haklı bi sitemdir hiç birimiz bir boka yaramıyoruz ama en azından bir kısmımız bunun farkında demek istediğim, farkındalık düzeyi çok önemlidir böyle boktan konularda, kişi kendini bilmeli, bilmeli ki gerektiğinde kendinden vazgeçebilsin.
Hiçbir işe yaramasak bile boka yarayan insanların bir boka yaradığını hatırlatıyoruzdur.
(bkz: özet geç)