bugün

Hayatın mutluluk üzerine kurulu olduğunu sanki mutluluk tüm kapıları açma gücüne sahipmiş gibi konuşan insandır. Etrafında (sözlükte, mahallede) gördüğü yüzü asık, kafasına bir şeyleri takmış insanları görünce acizlikle suçlayan insandır, Bilmez ki her insan farklıdır, düşünemez ki herkes onun gibi olmak zorunda değildir, anlayamaz herkesin istediği hayatı yaşayabileceğini bu sebepten her gördüğüne bok atar, sen acizsin! sen losersın! hayatta hiçbir zaman makam, mevki sahibi olamayacaksın diye konuşur durur. insan psikolojisi hakkında toplu iğne ucu kadar bilgisi yoktur kendini insan sarrafı sanar kafasına en ufak şeyi takmış bir insana loser etiketini yapıştırır. aslında sorun o insanda değil sorun o insana bunu daha önce anlatmamış kişide fakat ne yapabilirsin ki.
daha önce fazlasıyla acı çekmiş bir insan olman henüz acıyla yeni tanışmış birine aciz damgası yapıştırabileceğin anlamına gelmez fakat ne yazık ki etraf bu insanlar ile doldu taştı, insanların dertlerine bakıyor bir de çile ve keder dolu hayatına bakıyor sonra "bu kadar aciz olmayın" diyor. düşünemiyor, empati kuramıyor o insanın içindeki boşluğu bilmiyor acaba hiç boşluk hissine düşüp de zarar verdiği oldu mu kendine, olmamıştır çünkü onun için bu acizliktir, dünya sadece onun etrafında döndüğü için başkalarının fikirleri umurunda değildir.
Üzülmek, ağlamak, acilarla bir çeşit basetme yoludur. Aksine cabalandigini gösterir.