bugün

fiziken veya maneven olan sevişmeler, arkasına bakmadan çekip giden kız ın gölgesi altında yapılan eylemin hep acı verme durumudur.
bu durumun bir basit cümleye tezahür halidir.

manevi sevişmelerde öyle bir sevilirsin ki bazen, insanın maddeleşmiş maneviyatı bile gölgesinde kalır, haketmediği kadar sevenin sevgisinin.

utanç ve azap kadrolu elemanı olur vicdanının.

sevildikçe gitmek istersin ama kopamazsın keder bağlarıyla bağlandığın yerden. sevmek istersin, ki seversin de, ama ne kadar gerçek ne kadar layıkıyla bilemezsin..

bir işteş fiilin öznesi olmak ıstırap verir hiç akla gelmeyecek şekilde.

daha yüzeysel olmak istersin ve somut sevişmelere terfi edersin.

ıstırabı yakıt etmiş roketten kopan modül misali parçalanırsın , ayın yüzeyine ayak basınca yüzeysel olunur zannederek.
ama ayın yüzeyindeyken içini hissedersen, ayın yüzeyindeyken güneşi düşünürsen gene olmaz.
bu yeni vücuttaki her keşif, dokunulan tenin her zerresi, dudaklardaki her ıslaklık ve her saç teli sahibiyle müsemma olmadan bir tat verir ki; sahici beden ve hayali ruh ile sevişmek , o sevişmenin de hazzını alır ve yerine iki ruha da ihanet etmenin ıstırabını bırakır.

ıstırapla çifte kavrulmuş insan haliyle döner durursun yalnız yatağında.
ne sevişilenlere bir şey söylenir ne de arkasına bakmadan çekip giden kız'a..

rüyanda onu görüp, oraya da ihanet etme pahasına, yine de dalarsın uykuya.. *
vajinusmus rahatsızlığından şikayetçi insan söylemi.
(bkz: her osbir bir çin işkencesi)