bugün

yaşanılan zamanın geri gelmemesi.
en sevdiklerinizin ölümüyle yüzleşmektir.
evrenin size attığı acımasız bir kazıktır bu.

tabii hayatında en acı yanı..
istediğin kadar kaybet,istediğin kadar hata yap,istediğin kadar vazgeçtim de yine de insanın içinde ufacık da olsa bir umut kırıntısı kalıyor.

Her şeyi değiştirecek,düzeltecek bir olay olacak hayatımda ve bambaşka bir insan olacağım diyor kendi kendine.

Ama o olay hiçbir zaman olmuyor.Öyle kaldırıma çöküp kalıyor insan.

Yaşamak nasıl bu kadar güzel ve aynı zamanda zor olabiliyor ?
insanların ne denli acımasız ve kötü olduklarını bilmek. ve Bunu bilmek veya düşünmek istemediğiniz için televizyon, gazete açmamak veya haber okumak dahi istememek.

merak edip; "kimmiş şule çet veya şu palular" deyip açtığınız başlıkların altında okuduğunuz canavarlıklar insan olmayı sorgulatıyor size tekrar tekrar. Şehirlerde, Medeniyetin içinde bunlar olabiliyorsa ötesini düşünmeye korkuyor insan. Fakat bilmek istememek, okumamak veya izlememek ise çok bencilce ve duyarsızca. Şayet "ne yapayım savaşı ben çıkarmadım ya, yahut oy verirken düşüneceklerdi." Diyerek insan olmanın sorumluluğunu üzerinizden attığınıza kendinizi inandıramıyor veya rahatlayamıyorsanız, hakikaten hayat çok acı!

Fakat daha da acısı; günümüzde "insan insanın kurdudur" sözünü ispat edercesine yapılan tüm bu canavarlıkların hiçbirinin gerçek sebebi artık sadece, ne açlık, ne de eğitimsizlik.
hayatın bizzat kendisidir.