bugün

insanlarin hayatlari boyunca hayallleri vardir ama bunlar olmayinca icimizde bir seyler eksilir. her hayal kırıklıgı insani ruhen ölmeye yaklastiran bir adımdır. mesela kaypak babaniz varsa (hani tevratta gecen bir söz vardir ''sen ne bicim babasın? oğlun senden ekmek isterken sen ona taş veriyoırsun'' diye)(yahut param yok diger aglar sizden bir ekmek esirger baska yerde bir fırın parası yer. hesap sordunuz mu ''paramin hesabını sana vericem pezevenk'' der) iste böyle bir tip babaya malik sahipseniz hayatiniz hep verilen karsilıksız sözlerle gecer. siz ummaktan baska bir sey yapamazsiniz. sizi en ağır sartlarda calıstırılır daha dogrusu süründürür. hayattiniz bir kıskaca alır ikilemler icinde kalırsınız. cunku gelecege emin bakamazsiniz. ne kussunuz ne balıksınızdır. sizle kedinin fareyle oynadigi gibi oynar. ve hatta sizle matrak gecer ve sizi olmadik yerde itin gözüne sokar... bir gun gelir ki artık horlanmanın asagılanmadan dolayı zincirlerinizi kopartırsınız. fakat zincirlerinizden kurtuldugunuz vakit hic bir sey istemeyen gunluk ihtiyacinizi karsılayacak bir insan olursunuz. artık hayaleriniz yoktur. hayaller bilinmezlige intikal etmistir. hic bir sey istemezsiniz. ve hayata kusmusunuzdur. ama bu yediginiz kazık sizi sakin aklı basında her halttan cakan bir kisi yapar. kaya gibi karekteriniz olur. hayatta sizin ve guvendiginiz sizi kaziklamaktan baska bir halt bilmeyen kaypak adamdan dolayi insanlara dolamalık yapmayacak bir durumda olursunuz. kimi sizi gaddar olarak görür kimide adaletten yana. unutmamak gerekir ki hayatta adaletli kisiler adaletsizlik görmüs kisilerden çıkar. herneyse ........ sonuc olarak hayata kuskun ama karekterli insan olursunuz. nitekim bendeniz mıhsıctı babalarin vefat ettikleri vakit evlatlarinin paralarini catır catır yemelerine hic kızmıyorum. çünkü bu tip insanlarin gun yuzu görmediklerini gencliklerinde çok iyi biliyorum.

muhakkak yapilmasi gereken bir seyde etrafinizda bir hedefi olamayan, isi gucu olmayan kisileri temizlemek icap eder bazen. cunku eger bir hedefiniz varsa bu tip insanlar sizi hedefinizden saptırır eninde sonunda bu bos adamlar icin icin sizi yok eder . dunyayi fethe cıkarken bir bakmisiniz bu omur torpuleri sayesinde ucunbirini almisiniz hayattan. hayatinizi bu tiplerden temizleyin cok faydasi goreceksiniz. zarari olmaz mı? olur tabiki en kotu ihtimal hayatinizin sonlarina dogru biraz pismanlik duyarsınız ölüm dosegindeyken ama o zamana kadar kim öle kim kala....

cünkü bu dunyada sıkıntıdan baska bir sey yok. hergecen gun insanlarin dangalakliklarina katlanir kisi. ukalalıklarina, koylu kurnazlıklarina katlanmak zorundadir. insanlar kaypak, uckagitci ve bencildir. o yuzden insalardan uzak durmak lazim. en iyisi dilini bilmedigin bir yere yerlesmektir. ne karisan olur ne de dumbelek insanlar. kendi kendine yasar kisi ...

yapmak istediginiz seyler vardir hayatta yahut zevk aldiginiz ufak tefek seyler. fakat bu hayat denen savasta; nefret ettiginiz iste calisip, nefret etmeye bile degmeyen insanlarla muhattap oldugunuzdan ve is dısındaki hayatinizda yalnizliginizi kaybettiginizden bu zevk aldiginiz seyler iyice azalir ve gun gelir ki hic kalmaz. o zaman ne olur? artik gibi yapmaya baslarsiniz ve pek bir seyi umursamazsiniz. hayatiniz bir sinir harbi ile gecer. hergun kendinizi oldurmek icin sinirlenir ve her sinir patlamasinin sonuncunda bir kalp krizi gecirme yahut beyin kanamasi gecirme umudu tasirsiniz. bu dunyada durmayi pek arzu etmediginizden dolayi ve oyle yahut boyle.... fakat arada sirada saf heyacanlar yakalayabilirsiniz. ne bileyim tvde iyi bir film seyredeceksinizdir. tamda ince zevkinize uygundur... film baslar filme konsantre olursunuz hayat size daha katlanabilir gelmektedir. fakat her sey tam iyi giderken gum diye elektrik gider ve hayal kırıklıklariniza bir tane eklenir. ve bu tip seyler birike birike artik hayatinizda hayallere yer olmadigini ve hayatin size vermis olduklari ile idare etmeniz gerektigi ve her gun katlanarak bir seyler kaybettiginizi kabul edersiniz.

ama sunu da belirtmekte fayda var hedefi olan insanlar diger insanlarin nazari celbinde kotudur. cagimizda bir insan hedefine varmak isterse ve bunu inatla gerceklestirmek istiyorsa cok engelle karsilasir. cunku digerleri onu kıskanir ve hedefine varmamasi icin elinden geleni yapar. bu tip insanlar kucuk adamlardir .cevremizde bol bol rastlayabiliriz. hayattan ne istedigini bilen ilkeli kisileri asagiya cekmek ellerinden geleni yaparlar . hakaretler, koylu kurnazlıklari ayak oyunlari dolaplar neler neler yaparlar ilkeli kisiye. ilkeli kisi gunun 24 saati uykuda bile savasir. savasirken ilkeli kisi sunun farkindadir: sicak savasa girmemek ve efendilik yapıp dusmanlari ile seviyeye dusmemek. cunku bilir ki karsindakilerinin istedigi sinirlenmesi ve hata yapmasidi. cunku kucuk insanlar kendileri hayatta bir halt yiyemiyecekleri icin karsindakilerinde bir sey yapabilmesini istemezler. ve bel atindan vururlar. bunlarlarla ugrasmaktansa ilkeli kisi yoluna devam etmeyi tercih eder. butun hakaretlere , aptalliklara ve benzeri seylere katlanir. her hakaret azimini bileyler onun ve eninde sonunda nihayi zafere ulasir. ammavelakin hedefine ulasirken yasadigi siddetli carpismalardan dolayi pek yasam sevinci kalmaz kendisinde. tek basina bir omur surmek ister. sakinliktir butun istedgi. ozet olarak verdigi kendi savasi boyunca farkında olmadan hayata kusmustur. ne tadi vardir gecesinde gunduzunde hayatin. kendi kabuguna cekilir .basarisi heryerde konusulur insanlarin ellerinden cok dedikodudan yanaklari kızarir. fakat ilkeli kisi bunlari önemsemez ve cogunlukla inzivada bir hayati tercih eder. kalabaliklar icinde yalniz olmayi tercih eder. olaki basarisiz oldugu vakit ise serseriligi tercih eder genellikle.

hadi biraz daha ucalim hayatinizda bir kez umutsuz aska hatta olmayacak aska tutulun. bu sokakta ki bir orospu bile olabilir. siz ona gul bahcesi verdikce o kendisi bataga kacar. siz kovalarsiniz o kacar. sonucunda fazla naz asık usandirir misali artık hayatin gerceklerini kabul edersiniz. gerci pırıltiniz ve cilaniz biter ve olanaklariniz daha umudu olanlar icin kullanirsiniz ama gururunuz ve yenilmis olmanizin acisi sizi ömrnüz boyunca bırakmaz. pek tadiniz tuzunuz yoktur gözlerinizde bir alev olur sadece kimsenin anlayamacagi bir alev pek hayattan bir tat almazsiniz. mutlu degilsinizdir ama tevekkulden dogan bir huzur vardir icinizde. hani bir yazi yazarsiniz yahut gunu bitirken yatmadan once bir sigara yakarsiniz ya onun gibi..... gun gelir mevsim yazken bahar olur kamburunuz cıkmıs bir vaziyette onu görürsünüz sarhos ve duskun bir halde gözleriniz onun gözleri ile bulusur. sizde hatiralarin ve maglub olmus savasin kabullenisi onda ise gelecegi saglama almak isteyen kurnazligi...... iki kadeh icer ondan bundan konusursunuz..... masadan kalkarken hesabi ödedikten sonra bir baknotu avucunuza gizleyerek eline tutusturursunuz. artık son gemiyide ve gecmisinizle olan baglari bir kalemde silersiniz ...... ve artik topragin sizi cagirmasini beklersiniz..... insan bu hayatta gun gelir kendini bilmeden öldürür ve cenazesini kendi kaldirir hic kimse olmadan kendi gömer kendini hayallerinin üzerine bir tas diker üstüne tüner hayallerinin umudlarini mezarina bekcilik yapar ...... ama ne olursa olsun karakterlidir sonunda ....

bilmiyorum belki cok karmasik bir yazi oldu bu ama biraz dusununce insan ne demek istedigimi anlar.... ya da en guzeli bir kadeh sampanya içmek.
insanoglu gariptir, devr-i sadareti boyunca bircok acilara katlanir. herseyin daha iyi olucagi umudu ile fırtınalara ve col sıcaklarina dayanir. tam artik oh diyecegi sırada ise (ve bunu gercekten hakketmistir)
bir hakikatin farkina varir. neyazık ki bu dunya denen arz yuvarlaginda huzur bulmak ve sıkıntı elemlerin en azindan askeri duzeyde olacagini ummak ve bu umudun gerceklesmesini beklemek uganda milli takiminin dunya kupasini kazanmasi ile ayni sans yuzdesine sahiptir. cunku insanlar her zaman ac gozlu her insan da digerlerinin hayatini nasil karartirim? nasil avantada yasarim dusuncesi hakimdir. insanlarin cogunlugu korkak ve sinsi bunu kabul etmemiz lazim. ben kendi adima insanoglundan cacik bile olmaz dusuncesini coktan kabul ettim. toplum icinde yasamak ne yazik ki onurlu ve metanetli yasayan insanlar icin bir eziyettir. en kolay yol olarak bu insanlar inzivaya cekilmekteler ve kendi ic alemlerine dalmaktadirlar. fakat bazilari savas meydanin birakmamaktadir. inatla toplumla catismakta, toplumun dangaliklarina katlanmakta ve kendilerine vurulan usutuk damgasi ile yasamaya calismamaktadir. cunku toplum onlarin nasil diyeyim hayallerinden, vicdanlarindan ve karakterlerinden baska kaybedicek birseyleri olmadigi kabul edememekte ve onlarin anlayamamaktadir. toplumun altin sarisi, dolar yesiline hayaller, vicdan ve karakter ile daha dogrusu soyut kavramlarin somut kavramlarla nasil tuttugunu akıl sır erdirememektedir. iste bu yuzden bu anlasizlik duvarlarinin marifeti önce bu insanlarla alay etmektedirler ve bu insanlar tarafindan göt edildikleri vakit umursamazlık zirhina burunurler. ama icten ice bu insanlarin mahvolmasindan buyuk keyif duymaktadirlar. cunku kendileri kendi kazanclarindan cok diger insanlarin kayiplarindan zevk duymakta, ve bu da onlara bir ego tatmini daha dogru ruhsal masturbasyon imkani tanimaktadir. dunya tarihinde bildigi yolda ve inandigi hakikatlarde (ki bunu kisi uzun arayislar sonucunda bulur) milim sapmayan insanlar tarihin altin yapraklarinda yerini almis ama digerlerinin ensamisi bile okunmamistir. dreyfuss davasinda fransiz yazar zolanin ismi baki kalmis ama dreyfuss'u suclayanlar ise ancak konuya meraklı bir kac kisinin bildikleri isimler olmustur. daha boyle niceleri tarihin lanetliler bahcesinde yer almistirlar. velhasil kelam bir insanin insan oldugu davasinda inancla ve azimle mucadele etmesi olculur. bu demek degildir ki koru korune yeldegirmenleri ile mantiksizca savasa girsin. pazarlık yapmasini bilmeli ve pazarlık yaptigi insanlarla ayni lisani konusmayi bilmelidir. cunku marifet idealler icin maddi yahut manevi ölüm degil esas marifet onun icin yasamaktir. ve elinde adalet terazisi ile herkese karsi adil olmaktir. kimki sana cöp batirdi sen ona bir cop batircaksin kim ki sana bir gul verdi sen ona gulller vereceksindir. yani kısasa kısastir. ama sunu untmamak lazim siddet eylemlerine girismeden yapmak lazimdir. cunku en buyuk darbe hasimlariniza bir tokat degil hasminizi utandirmanizdir. tokat atarsaniz eger sadece yuzu kızarir ve yuz kızarikligi hemen gecer ama onu mahcub edecek
bir hareket yaptginiz vakit sittim sene bunu tasimak zorunda kalıcaktir. fakat unutmamak lazimdir ki ota boka hasimlarinizi mahcub etme cephanesini harcamayiniz. cunku gercek insan ufak tefek seyler icin ve gerekmedikce bu cephaneyi kullanmaz. ve ota boka kullanan insan ise ne yazik ki hasim belledigi kisilerle ayni duruma duserler.
biraz düşünmek bunun için kafi.
aileden alınan terbiye ile desteklenen başı dik duruş.
susmaktan geçer.
susmak bunun en iyi yoludur.
normalde karakterli olunca gerisi geliyor zaten.
her insanın beceremeyeceği ve kimsenin bu insanları anlamayacağıda ayrı bir konudur. çünkü değiştiremez kimse bu insanın fikirlerini oturtmuştur. değişmesin diye de uzun susmalara mahkumdur.
kendinden asla taviz vermemektir. ya göründüğün gibi ol, ya olduğun gibi görün.
sadece iyi insan olmak yeterlidir. çünkü iyi insan olmak siklenmemeyi beraberinde getiriyor. adam olmaya biçilen değer bu. tabi sonradan bu kişiler hayata küsüyor.
sağlam inançlı biri olmayı gerektirir.
inanç derken sadece banimsenilen dinin gereklerini yapmak ve sorgusuz bitakım değerlere iman etmek anlamında demek değil, sağlam inançlı olarak belli başlı erdemleri bünyede bulundurarak bu dediğimiz yapılır.
herkesin hayata karşı bir küsküsü vardır. misal benim küsküm 16 cm, saygılar.
derlerki her bildigini her yerde söyleme.
Kırık hayallerimiz kadar kırgın kalplerimiz çok çok. Hayat, bir isyan çığlığı atarcasına, bir kadının dudaklarını öpercesine hesapsız yaşadığımız.

oysa ellerimizi uzattığımızda dokunabileceğimiz kadar yakın ilk sigaramız, ilk yudum şarabımız ve çocuksu sevmelerimiz. ellerimizi uzatsak dokunacak kadarız gidenlerden, geriye kalanlara. bir kaç rengi solmuş fotoğraf ve birkaç tozlu anı mevduat hesaplarımızda.

cesaret, en çok da yalnızlık anlarımızda ihtiyaç duyduğumuz ve ellerimiz titreye titreye çekmecelerimizi karıştırırken yegâne aradığımız. cesaret, bir elin hiç yapmaması gerekeni yaparken kuşandığı gibi bir cesaret. bir gözün, hiç bakmaması gerekene kırpılmaksızın bakarken kuşandığı gibi. bir dilin, hiç denmemesi gerekeni derken sulandığı gibi bir cesaret.

şimdi zırhımı çıkartıyorum, vestiyere asacağım belki. belki de sandalyeye atacağım. yorgunluğumu aşkındır kırgınlığım ama susmayacağım tüm yanlış dediklerime karşın. hayat, gene beni yanlış anlayacak ama varsın anlasın. artık umrumda da değil zaten, açıklama yapmıyorum çok zamandır.

bir sünger çekiyorum yarına, hayır düne değil; yarına. evet, böylesi pek görülür değil aslında. yaşanmış olanı zaten geri alacak bir mekanizmamız yok, vermemişler. ama yaşanacak olanı engellemek için öyle donanmış bir haldeyiz ki, en iyi de hayat biliyor bunu. yaşanacak ne varsa engelliyor bir yolunu bulup da.

pişmanlık mı? hayır, o şey insanın yaptıklarına ilişemeyecek kadar korkaktır aslında. o kendisini hep yapmamış olduklarımıza, yaşanmamışlara saklar.

küskünüm belki. belki, biraz. ama bilmelisin ve öğrenmelisin ki benim azabım da bu. yapamıyorum, ardımda kalmış olanları başımı çevirip de göremiyorum bir türlü. ya hepten dönüyorum dönmem gerekirse, ya da boynumu yormuyorum hiç yoktan.

o kadar umrumdasın ki, umursamıyorum bile pek çok zaman.
Yazmaktır belki de. Yazan insanın dünya ile pek arasının olduğunu düşünmüyorum. Bir insan dünya ile arasını iyi tutmak istiyorsa da her türlü karaktersizliği yapar.
Kimseye ihtiyaciniz olmasin , size ihtiyaci olan kimse de olmasin bir de zaaflariniz olmasin.

Bunu saglayabilirseniz karakterli biri olmamak adina bir nedeniniz kalmamis oluyor.
hayat insanı şımartır sonra da ağzına kürekle vurur. işte o zaman bir ihtimal yani. yine de çok umutlanılmamalı.
Yaşadıklarını belli etmemekten geçiyor sanırım.
Hayatın da karakterin de amk!
Para için, şöhret ve makam için şekilden şekile giren insanların içinde karakterli bir insan! Varsa böyle bir insan, üzülmesin. En büyük sermaye kendinde. Vicdanı rahat ve şerefli bir hayat bu dünya da kendine yeterde artar bile.