bugün

Terkedilmişiz gibi bazen. Hani kimse kalmamış gibi. Hayat bile yaşanmamış gibi. insanlar yokmuş gibi. Gündüz vakti sokaklar karanlıkmış gibi. Arkana dönüp bakarsın sonra. Yaşanmış yüzlerce şey. Elinde kalan sadece yalnızlığın. iyi zamanlarda kahpe onlarca dost varken aslında o yalnızlık, tek gerçek dostunmuş gibi. Düşünsen ki bakıp huzur bulduğun ay da yalnız, sesini dinlediğin deniz de yalnız, sokaktaki köpek, ağaçtaki kuş, dökülen binlerce yağmur damlası. Hepsi yalnız. Bu kadar yalnız varken hayatta ben nasıl yalnızım diye sorarsın kendine. Derin bir 'aaah' çekersin sonra. Ne kadar da karmaşıkmış değil mi hayat? Bazen aldığın bir nefes kadar değerli. Bazen bir ömür kadar uzun ve anlamsız. Değer katacak bir şey bulamamışsındır çoğu zaman. Bulduğunda çabuk kaybetmişsindir. Arkana dönüp bakmaya da korkarsın artık. Bakmak istemezsin. Bakarsın. Ağlarsın. Arkanda bıraktıkların hep ağlatır. Arkanda bıraktığın için. Bitirilmiştir. Yitirilmiştir. ilerdeki yaşantında yer edinmeyecektir. Dile gelirsin. Zaman olur saatlerce konuşursun. Anlattıkça anlatırsın. Her cümlenin altından bir yaşanmışlık gizlice çıkar ortaya acılar içinde. Bazen de hiç konuşamazsın. Tek kelam edersin. Düşündükçe o kelâmı, binlerce cümle çıkar. Düşündükçe bulursun. Buldukça karşına çıkar gerçekler. Anlatmaya çalıştığın aynı, kullandığın yol farklıdır. Aşk dediğimiz bu kördüğümde kimimiz kalbini dinler uzun bir yol seçer, kimi kestirmeyi seçip istediğine kavuşur kısadan. Gel gör ki o yolun sonunda mutlu olan görülmemiştir hiç. Çünkü yaşadığımız bu dünya ve tahta oturttuğumuz insanlar, bir masal kitabı ve kahramanlarından ibaret olmadıkları için mutlu sonra varmaz hiçbir hikaye. Sonunu bile bile yürüdüğümüzü biliyoruz. Muammanın peşrevinde muallaktayız. Sabır gerek. Sevmek gerek...