hayal ettiğim hayat bu değildi.
not: akıttığım gözyaşlarımı özetleyemeyecek kadar kısa bir yazı benim için. size uzun gelebilir. içimdekileri bir yere dökmem lazım. okumak, oylamak zorunda değilsiniz.
evet... küçüklüğümden beri kurduğum hayaller imkansız değildi. çoğunuzun yaşadığı hayat. anne, babam ve olursa kardeşimle yaşamaktı bütün hayal dediğim.

aslında hayallerimi yaşıyordum. ta ki annemin vefatına kadar...

daha sonra haftalarca kimseyle konuşmamam, sürekli ağlamalarım...
hayalim sadece,
ilkokula başlarken herkes gibi yanımda annemin olmasıydı.
babamın toplantısından dolayı beni öğretmenimin yanına bırakıp gitmesi değil...

hayalim sadece,
çıkışta herkes gibi, beni de annemin almasıydı.
küçücük yaşta okula kendimin gidip gelmesi değil...

sadece,
sabah okula gitmek için uyandıran ana öpücüğüydü hayalim...

benim, zili çalıp kapının açılmasını bekleme şansım olmadı hiç. annemden önce kendim dışarı çıkmıyordum zaten. annem vafet ettikten sonra eve geldiğimde kimse olmuyordu çünkü.

benim hayalim,
okul gömleğini kendimin ütülemesi değildi.
hele kendi ütümü yaptığımı bilen akrabalarımın, komşularımızın bana acıması hiç değildi.
eve geldiğimde yemek bulamamak değildi.
yemek yapmaya çalışıp, yapamayınca ağlamak da değildi.
sürekli dışarıdan yemek söylemek de değildi.
artık kebapçı, pizzacı, tantunici, lahmacuncu evi ezberledi, benim yalnız yaşadığımı anladı, annemin olmadığını anlayacak düşüncesiyle dışarıdan da yemek söyleyememek değildi.
günlerce aç aç yatmak da değildi...
arkadaşlarım gibi anneler gününde hediye alamadığım için ağlamak değildi.
hatta daha yenilerde olan profilonun reklamı, "o tabak bitecek" reklamını izleyip ağlamak da değildi.

benim hayalim,
bunları yazarken ağlamak değildi.

hayalim sadece,
çoğu arkadaşım gibi bir yaşam sürdürmekti.
annem öperek uyandırmasa da, onun sesiyle uyanmak,
eve geldiğimde zile basıp beklemek,
akşam ne yiyeceğim diye düşünmek değil de annem ne yapmıştır acaba diye düşünmek,
dertleşebileceğim bir annemin olmasıydı...

söyleyin bana. çok şey mi istedim ben?
gökyüzüne sığın o seni toprak ve suyla tanıştıracak, ateşe hep sırtını dön.
(bkz: hayaldi gerçek oldu)
annemi özledim galiba. gitmek istiyorum bursa senden. bıktım galiba finallerden.
hayat hayal edilmez, kendince değiştirilmeye çalışılmaz; Yaşanır. (bkz: kader)
hayatın tam ortasındayken bile, bir o kadar dışında olmalıydı... tıpkı benim gibi...
belkide bu kadar gerçek olmamalıydı...
--spoiler--
eger hayal ettiğin hayatı yaşayamıyorsan, yaşadıgın hayat sana ait değildir.
--spoiler--
Adı üstünde hayal edilen hayat. Var olandan,yaşanandan farklı olan hayat. Şartların bize yaşattıkları,çoğu kez kendimize yakıştırmadığımız halde yaşadıklarımız, bir şekilde hepimiz istediğimiz hayatı yaşamıyoruz. Çoğu kez BENiMDE BAŞIMA GELEBiLME iHTiMALiNi Düşünmeden, acımasızca eleştirdiğim şeyleri yaşarken buluyorum kendimi. Kişiler,koşullar,hırslar,ekonomik şartlar herşey engel istediğin hayatı yaşamaya. Belkide Hayal etitiğimiz hayata erişebilme azmiyle pes etmeden şimdiki hayatı yaşıyorz. Hayalimizdeki hayatımız var olan hayatın çekilebilmesi adına bize umut veriyor.
zaten, hayal ettiğin şeyler olacak diye beklerken geçen süreye hayat deniyor, dünya ile ilgili fazla hayal kurmamak gerekir, dünyanın hepsi senin olsa adam gibi yaşayacağın * 40-50 senedir, o da en fazla yani, demekki 40-50 sene dünya hayatı için hayal kuracağına asıl yurda hazırlık yapmak gerekir, oraya dair hayaller ve ümitler yeşertmek lazımdır,

aşağıdaki video dünya hayatı ve ahiret kıyası açısından muhteşem bir örnektir;

http://www.mersinunv.com/sen-neye-inaniyorsun.html