bugün

denize çok yakın bir şezlongta güneşlenirken çekilen selfielere, boyalı eski bir duvar önünde küçük mavi tabureli masaların arasında resmederken kendimi sonsuza değin, bir havuzun başında beliriverdim sanki hep oradaymışımcasına...

zara'dan aldığım yüksek bel dede pantolonumun altına yakıştırdığım siyah makosenler ile tam bir sanattım topluma sergilenen. toplum imreniyordu bana. bense oversize gömleğim kırışır diye oturamıyordum bile metrobüste boş yerlere, kulağımdaki earpods the weeknd çığırırken son ses.

karşı cinse bir tiyatro vaadederim. holywood'dan bir kaç sahne hatta bir kaç klişe. ona ekmek vaadetmem örneğin, ona somut şeyler vermem asla. tutku gibi amcık amcık şeyler vaadederim. ciddiye almam, ciddiye alınmam. ciddiliğe karşıyımdır niyeyse.

ölürsem bir dağ evinde şömine karşısında sikin bedenimi. bir rezidansın terasından savurun küllerimi manzaraya doğru. belki gölgem düşer genişçe bir villanın havuzbaşına. belki bir influencerın filtresine yardımım dokunur.

havuzbaşı yaşamları
bir yoldur çetrefilli
havuzbaşı yaşamları
sonu başından belli

havuzbaşı yaşamları
bir varoluş derdi
havuşbaşı yaşamları
tatlişko eder merdi.