bugün

"Pazar sohbeti" kıvamında yaziim, zaten hep bu konuda bi entry yazmak istiyodum. Bugün, şu an boşum, yaziim, üstümde kalmasın, okuyan zaten okur, okumayan da "ulan herif amma kafa zikmiş!" der, okumaz, ikisi de bence uygun. Bi kişiye bişey versek, burası da bi sözlük sonuçta, bizim için kardır.

--birinci kısım--

Çok kapsamlı bir başlık, konu hakkında çok yazmak lazım.

Nası diyelim, dünyanın geleceği. Dünyanın gitmek istediği yer. ..

"dünya havacılığının ideali!" ...

"Dünya havacılığının rüyası!!"..

Başlayalım---> havacılığın buraya gelmesi en az 50 yıl sürdü, psikolojik olarak belirli bi olgunluğa ulaşması gerekiyordu, aynı olgunluğa "teknolojik" olarak da ulaşmalıydı.

Bu sözlükte, en azından bugünkü yuzırlar uzun entryleri okumuyolarmış, zati türk milleti aynı bu yüzden kitap, makale okuma özürlüdür, o yüzden mümkün olduğunca kısa tutalım;

Dünya havacılığı nasıldı? "Doldur boşalt " şeklindeydi. Belirli bölgelerde büyük havaalanlarına küçük havaalanlarından yolcu taşınır, o büyük havaalanında yığılma yapılır, o yığılma, devasa uçaklarla dünyanın başka bi bölgesindeki büyük havaalanına taşınır, ordan da gene küçük uçaklarla, o bölgedeki daha küçük yerlere ulaştırılırdı.

Sistem buydu, türk otobüsçülüğündeki, ana otobüs ve ona bağlı servis gibi. Ana otobüs seni esenler terminaline getiriyo, sen ordan şirketin servisiyle şişli'ye gidiyosun, gibi.

Aynı şey...cleveland'tan new york 'a ucuyosun, new york'tan "devasa" uçakla istanbul'a uçuruyolar seni, ordan da "servis" le kayseri'ye, van'a uçuyosun...mantık aynı, sistem aynı...

"Zıpçıktı" "fırlama" mühendisler her yerde vardır, sadece türkiye'de diil , avrupa'da da var, amerika'da da...bu utanmaz arlanmazlar, lan ben cleveland'tan kayseri'ye direkt uçak kaldırsam, n'olur, diye düşündüler.

Bu bir fikirdi, ama gerçekleştirilemezdi.

Çünkü küçük havaalanının aksamı da küçüktü, mesela. Pistleri daha kısaydı. 500 kişilik tek bi uçak yanaştı mı, yok bavuldur, yok yer hizmetidir, küçük havaalanı, kelimenin tam anlamıyla "dumura" uğruyo, yetersiz kalıyodu.

Öyle havaalanının oluru, küçük, kısa mesafeli uçaklardı. 2,5 km'lik pistten kalkabilecek kısa mesafeli uçak. Sistem böyle kurulmuştu, "böyle gelmiş böyle gider" di !!...

"Doldur boşalt " ne demek? Kısa ve uzun menzilli uçaklar demek.

Peki " orta menzilli" uçak ne olurdu?!...

Işte bu, densiz "fırlama" mühendislerin fikriydi!! " orta menzil" ucu açık bi laftı.

Işte orda ınsanların "uçak korkuları" konuya dahil oldu. Efendim neymiş, 2 motorlu uçaklar okyanus aşamazlarmış, sadece 4 motorlu uçaklar olacakmış, okyanus üzerinde 4 motorlu uçağın bir motoru arıza verse, uçağın hala 3 çalışan motoru daha varmış, 3 motorla o uçak problemsiz olarak okyanusu aşar, ilk havaalanına inermiş, gelgelelim, 2 motorlu bir uçağın 1 motoru arızalanırsa okyanus üzerinde, bu çok riskliymiş, buna izin verilemezmiş.

Bu fikir, yıllarca havacılığın en geçerli kuralıydı a dostlar!! Size şimdi komik geliyodur, belki hepiniz 2 motorlu uçaklarla okyanus aşmışsınızdır, o yüzden gülüyosunuzdur, ama bu eskiden hakkaten böyleydi, ve otoriteler böyle düşünüyolardı, geçmişte...

Şimdi bu densiz mühendisleri, ve söylediğimiz şeyi biraz daha açalım.

Ilk iki motorlu "orta" menzilli uçak: boeing 767!!.. eski uçak...ama okyanusu aşmasına izin verilmeyen ilk uçak.

Diyorlardı ki, lan bu herif zırt pırt, new york, rio de janeiro, los angeles -la paz, chicago- -buenos aires uçuyo, bi kere bile acil iniş istememiş, bu mesafeler okyanus aşma mesafesinden uzun, bırak geçsin lan okyanusu...hayıırrr diyolardı, o okyanusun aynı tarafında uçuyo, inmek zorunda kalsa inebileceği bi sürü yer var, okyanus aşmak gene başka şey, vermiyoruz izin, dediler, iyi mi?!...ve vermediler !!

Yıllarca vermediler .

Sonra istemeye istemeye verdiler, new york- londra, falan...leblebi fıstık gibi uçtu b767 bu hattı!!...sonra cesaretlendiler, daha başka hatlara da izin verdiler...

Psikolojik duvarda "bir delik" açılmış oldu!!

--1.kısmın sonu--

--2.kısım-

Şimdi n'oldu?

Duvarda o zaman, ki bahsettiğimiz 1970'lerin sonu, 80'lerin başı, bi delik açmışlardı.

Bugün, o duvarı tamamen yıktılar!! Duvar muvar kalmadı!!

De bu gene de çok sancılı oldu, insanlar kendileriyle çelişir, onlarla dalga geçeriz, burada büyük şirketler kendileriyle , hem de birkaç kez, çelişti...

Dünya havacılığı gelişimiyle ilgili harika kitaplar var, ben onların bir kısmını okudum, ilgilenen okusun, bu entryi de o bilgimden süzüyorum zaten, bu "çelişme", hem gülünçtür, hem de anlaşılmazdır, büyük paralar kaybolmasına sebep olmuştur, yani boeing de airbus da, bilerek ve isteyerek, "kendi ayaklarına sıkmışlardır" !!

Nasıl mı?---> altını hemen dolduralım efeemm, neydi b767 duvarda delik açmıştı di mi?...o ana kadar ünlü "jumbo jet" boeing 747, "göklerin kraliçe "siydi, 747'nin göklerin kraliçesi olması boeing'in reklam kampanyasıydı...büyük paralar kazanıyodu boeing, kraliçe 747'den...satıyodu herkese...bildiğim 1850 gibi korkunç bi rakamda 747 satmıştı...birden b767 satmaya başladı!! Daha az yakıyodu 767 ve bikaç küçük düzeltmeyle, "orta" diil "uzun" menzilli bir uçak oluveriyodu...

Ve... daha küçük havaalanlarına inip kalkabiliyodu. Yani hem "ana otobüs " hem de onun servisi rolünü oynayabiliyodu!!

Böylece boeing hakkaten kendi ayağına sıktı, ama bununla yetinmeyip, sadece sol diil, sağ ayağına da sıkacaktı!!

Arada airbus peydah oldu!! Boeing bu herifleri, bi de isminden dolayı, airbus, "hava otobüsü" demektir, dalga geçilecek bişey sanıp bikaç yıl hiç ciddiye almadı.

Ama yukarda bahsettiğim, bu densiz "fırlama" mühendislerden bu şirkette bolca mevcuttu!!

Boeing, 767 yi de geç, bir de boeing 777 geliştirmek zorunda kaldı...böylece, kendisi "kraliçem" dediği b747'yi kendisi ıskartaya çıkartı!!

777, 767 den de 747 den de daha iyi bir uçaktı!!

Haaa aynı yıllarda, aynı boku airbus da yedi...

10 milyar € harcadı airbus a340 'ı geliştirmek için...10 milyar €!! O zaman alman gazeteleri yazıyodu, geleceğin uçağı, falan diye..

Üretmeye başladılar, a340 , 777'den lükstü, çok uzun uçabiliyodu, daha küçük havalimanlarına inebiliyodu, böylece boeing'in kraliçesi 747 daha bi tarihi uçak oluyodu...

O 10 milyar harcadıkları uçak a340, 4 motorluydu da...psikolojik problemi olanlar için de uygun bir uçaktı.

Ama, airbus da kendi ayağına sıktı, ve 3 4 yıl sonra, öyle 10 yıl falan diil yani, a330 programına angaje oldu!! A330, iki motorlu a340'tı !! Çok kolaylıkla tamir edilebilen, sessiz sakin, harikulade bir uçaktı a330!!

Gazeteler " airbus 10 milyar euro'yu çöpe attı!" yazacaktı !!

--2. Kısmın sonu--

--3. Kısım--

Şimdi n'oldu?...

Bu uçakların hepsi çift koridorlu uçaklardı. Artık tek koridorlu, her havaalanına inip kalkabilen uçaklar üzerinde duruyolar.

"Uçak dolmuşçuluğu" peşinde herifçioğulları!!

"Indi bindi" havacılığı yapma peşinde...

Airbus a321 neo, tek koridorlu, aslen "kısa mesafe" uçağı. Ya da " orta mesafe" mi demeliydim? Londra'dan toronto'ya uçuyo bugün artık. Az yakıyo, çok sessiz...ve iki motorlu. Koltuk başı 50 dolar alsa kurtarıyo herifi.

Kayseri- izmir- frankfurt- manchester- boston- sacramento gibi sacmasapan bi güzergah uçmana izin veriyo. Duvar muvar kalmadı artık. Psikolojiler düzeldi, teknik çok ilerledi.

Biz görür müyüz bilmiyorum, ama şimdiki ulusözlük liselilerinin çocukları, kız arkadaşlarıyla stuttgart operasına akşam "don giovanni" seyretmeye gidip, gece izmir de bi barda birasını içip kendi evine uyumaya gidebilecek, ve bunu yaparken "bir servet" ödemek zorunda olmayacak.

Biz bunu yapamadık. Teknik ve teknoloji yetersizdi. Ama havacılık ekseni, ve vizyonu, ileriki kuşaklara bunu hazırlıyor. Ileriki nesiller, shakespeare seyretmeye londra'ya gidebilecek, ve akşama evinde kendi yatağında uyuyabilecek.

Işin gidişi, trendi bu yönde...

Çok eski diil, "pretty woman" filminde ancak çok zengin bir adam sevgilisine san fransisco operasında "madame butterfly" seyrettirebiliyordu. Kaç yıllıktır o film, 40 yıllık yoktur.. Bugün opera turu düzenliyorlar, stgt'tan londra'ya uçuruyolar seni, mozart figaro seyrediyosun, stgt'a geri dönüp evine 15 dk mesafede cocktail içebiliyosun, ve gece kendi yatağında uyuyosun.

Bunu başaran, havacılığın o gıpta edilen deha mühendisleridir. Hepsine saygımız sonsuz.

Bu böyle kalmayacak, daha da ilerliyecek. Adana'daki öğrenci genç bi cumartesi günü kız arkadaşına sürpriz yapıp, cok büyük bir para harcamadan onu marseille' e götürecek, bi gün şehri gezecekler, akşam uçağıyla adana'ya dönecekler, kız genç adama " çok güzel bir gündü " diyip kocaman bir öpücük konduracak!

Arka planda, bizim muhendisler, ulan herife bi günlüğüne milyoner hayatı yaşattık, diyerek sırıtacaklar.

A320 neo, 321 neo...

Onlar da "arka plan kahramanları" olarak kalmaya devam edecekler !!

--"pazar sohbeti" sonu--