bugün

doktorlardan nefret ediyorum desem sistem beni dışlayacak biliyorum, o yüzden konuya bu şekilde başlamayı uygun görmedim.

şu şekilde başlayayım;
hasta olan insanlar hep bir ilgi ve şefkat beklerler. insanlar sürekli yanınıza gelip size bildiği bütün koca karı ilaçlarını anlatırlar. "limonu alıp balla karıştır, üzerine brokoli doğra. zencefil bir de. üzerine de maydonoz koy. akşama bir şeyin kalmaz." kimi gelir; "bol bol kola iç. bir de mısır. her şey tamam..." zaten onun dediğini yapsanız akşama siz diye bir kavram kalmaz ama bozmak da istemezsiniz... "evet haklısın deneyeyim..." bulanmayan mideniz duyduklarınız yüzünden zaten çoktan bulanmaya başlar.

önce grip sonra gıda zehirlenmesi bir de kadınsal mevzular derken adı yaşamak olan saçma bir oyuna girdim bende. rolüm ise geberik bir şekilde güne tutunmaya çalışmak. başardım mı başaramadım mı tartışılır elbet. ama gözlemlerim oldu gene. insanların hastalara olan ilgileri acayip dikkatimi çekti. eğer hastaysanız birileri sürekli size geçmiş olsun der. bu gerçekten mutlu edici bir şeydir. iki yüzlüleri falan katmayalım şimdi. şimdi mutlu olalım biraz.
hastaysanız anneniz size iyi davranır. ama benim annem mi? o hasta olunca ilk bana kızar. çünkü onun şefkati kızmak şeklindedir. annem asabileşti mi bilirim ki annem halime çok üzülüyordur. şefkat doludur.
hastanın olduğu ortamlarda çok gürültü yapılmaz.
hasta ilgiyle dinlenir. sorularına cevap verilir. sevdiği tv programları açılır. çok üzülmez. cevizli sucuk isterse alınır.
doktora gitme konusunda çok geri kafalı olduğumu da belirtmeliyim bu arada. eğer beni doktora götürmek istiyorsanız saçlarımdan ilkel çağlardaki gibi sürüklemelisiniz. çünkü bilmeniz gereken öleceğimden emin olana kadar doktora gitmeyeceğimdir. emin olduktan sonra da pek bir manası yok sanırım. gerçi niye beni doktora götüresiniz ki? neyse...

işte benim gibi inatçı olan hastalara ılımlı davranmak da her annenin her arkadaşın kolaylıkla yapabileceği iş değildir. aşırı huysuz olan bünye gitgide daha da hırçınlaşır. saldırganlığını halsizlik yüzünden yitirse de, istediği ilgiyi bulamazsa, konuşabildiği bir kaç kelime ile sizin de huzurunuzu kaçıracaktır.

-ölceeeeem beeenn!
-hemen geliyorum aşkım! bütün toplantıları iptal ettim. hemen geliyorum!

işte her şey böyle olmalı. he bazen olmaz o ayrı... o zaman cidden ölü taklidi yapmalı...

küçükken burnum tıkanmıştı da, bir şeyden buhar çıkarıp kafamı tülbentin altında tutmuşlardı. neydi hatırlamıyorum ama şimdi kimse bunlarla uğraşmıyor. her an her ihtiyaca uygun ilaçlar var. o zaman da vardı ama o zaman koca karılar daha kocamandı sanırım. ananem işte... offf...

şimdi bir de ental dantel hastalıklar çıktı. insan neyden nasıl korunacağını şaşırıyor. geçen evden çıkarken bir ses yükseldi arkamdan "dikkat et!" diye... durdum düşündüm. en son ilkokulda duyduğum bu cümle niye söylenmişti? bozuk attım anneme. neymiş? domuz gribi varmış... eee? dikkat edeyim de her gün bindiğim 150 kişilik otobüsten, her gün gittiğim 86 kişilik sınıftan, 360 kişilik yemekhaneden domuz gribi kapmayayım!!! haklı tabi... bende eve geri döndüm. çok dikkatliyim...

her hastalık daha önce hiç hasta olunmamış gibi karşılanır. her hastalık ayrı bir göz nurudur. hepsine yetecek gözümüz de vardır bizim.

kardeşim lenfoma olduğunda biz onunla dalga geçmiştik. çünkü hastalıkların ve özellikle tümörlerin en nefret ettiği şey kendileriyle dalga geçilmesidir. eğer halinize acır ve üzülürseniz onlar mutlu olur ve çoğalırlar. "biz bunu istemeyiz..." der bir doktor. haklıdır da. doktorlar bazen iyidir.

neden mi gitmem?
çünkü siz acı çekerken o size manasız gözlerle bakar, hemen acayip iki cümle kurar. "parasempatik cart curt zort..." parayı duyunca cüzdana yönelirsiniz. hee bildiğimiz para değilmiş. neyse. eline kalem alır bir iki bir şey yazar. hep aynı rutini sürdürmek üzere steteskobunu böğrünüze dayar. yahu böğrümden ne istiyorsun? vardır bir bildiği. kulağına çubuk sokar. "ama benim midem bulanıyor ki? kulak?!" öyle deme onlar anlar... onlar doktor. iki ilaç söyler. aç karna içecekmişin. iğrenç.

şöyle biri de güler yüzle karşılasın beni. hastalıktan bozulan piskolojimi de iyi etsin. doktor hem göze hem kulağa hitap etsin. iki hal hatır sorsun. hepsi yoğun ama dimi?

konuya geri dönersek hastalara cici davranılır. tümörlülerle dalga geçilir.
-abla bu yazıyı bende okuyorum ama...
-gerçeklerden kaçamazsın junior salçalıyumurta...