bugün

"kişinin dayak yememesi, aslında iki biyolojik gövdenin birbirine belirli bir itki ile temas etmesi" tadında bir ilkokul yaklaşımı.

tam dibine kadar fiziksel tahlil ediyor olsak, zaten güneş ya da diğer başka cisimlerden de bahsedemeyiz; nihayetinde hepsi kuantum parçacığı ve güç alanları, öyle mi? hem öyle hem değil:

indirgemecilik saçmalamanın feylosofçasıdır, itibar etmeyiniz. dinlerle inançla ilgisi yok: benim durduğum, gördüğüm ve kavradığım kadarıyla güneş diye bir ısı ve ışık kaynağı var, ve yine benim duruş noktama ve gözlemime göre bu güneş doğar, yükselir ve batar. bunu şairane de anlatabiliriz, doğa kanunlarına göre de; ancak bunların yeri ve ortamı ayrı, benim öz bilincimle yaşadığım ve kelimelere döktüğüm oluşum apayrı.