bugün

geceyi yaşayan gurbetçi bireyin, bir arkadaşının telefonla arayıp, "ahahah burada gün doğdu" dediği anda insanın kalbine bıçak gibi bir şeyin saplanmasıyla hissedilen durum.
bayram sabahini diger gunlerden ayirt edemediginde,
anadilini konusanlari gordugunde sevindiginde,
anadilini yasadigi ulkenin diliyle karistirarak konusanlari gorup uzuldugunde,
memleketinde gecen guzel gunleri hatirlayip uzuldugunde,
benim ne isim var burada diyip isyan ettiginde,
anlarsin gurbette oldugunu...
(bkz: yurtdışında yaşamak)
(bkz: ben gurbette değilim gurbet benim içimde)
bir iftar vakti ramazan pidesi kokan sokaklardan,çeşit çeşit yemek kokuları karışmış kat aralarından geçip de anahtarı çevirip yalnız ve karanlık evine adım attığında anladığın durumdur.
ve o an inansan da inanmasan da,oruç tutsan da tutmasan da kalabalık bir aile sofrasına o an için nasıl da muhtaç olduğunu tekrar tekrar anlamaktır..
vakti zamaninda en cok sikayet ettigin 'sey' i bile ozledigini farkedip delirdigini sanip korkmaktir...yaban ellerde sokakta, yolda yururken misal kendi topraklarinda gordugun takdirde yuzune bile bakmicagin bir turkle karsilasinca boynuna sarilmak, isirmak, gidiklamak velhasil topyekun sacmalamak arzusudur...
akşama kadar sokaklarda dolaşıp bir tek tanıdık yüz görmeyince farkına varılan durum.
hayatla tek başına mücadele ettiğini fark ettiğin anda anlarsın gurbette olduğunu.sana destek olacak kimse yoktur yanında.sudan çıkmış balık gibisindir adeta.kendini dipsiz bir yalnızlık kuyusunda hissediyorsan ve içinde memleket ve annenin geçtiği normalde hiç dinlemediğin türküler seni ağlatır olmuşsa işte o an gurbet kendini hissettirmeye başlamıştır.
görsel

iyi bakınız.

bu sanat eserinin adı 'gurbette yok olmak'.