bugün

sahibine de, onunla alakadar insanlara da varlığını göstermeyen, ortaya çıkana kadar hissettirmeyen, çıkınca da "haha!" gülüşü yapabilen sadakat, bağlılık, "kopamıyorum bir türlü" deyişinin kaynağıdır..

daha açmak gerekirse.. ya da gerekmez de, insanın içinden gelirse..

bazgin bekir olmasının farkındaki insan, zanneder ki sıkıldığı/bunaldığı/eğlenmediği/zevk almadığı her şeyden hemen kurtulur, ne peşine düşer, ne kendi keyfinden feragat eder.. kendisi sıkılmadıysa bile, bir hayrının olmadığını farkettiğinde de, sıkılmaları hissettiğinde de durmaz! yok, gurur meselesi değil.. kaşrılıklı etkileşim durumları, "sıkılan sıkıcılıktadır" mantığı..

ayrıca bu "bezgin bekir", bu sanısında öyle havadan üfürükten de yola çıkmaz muhtemelen, gördüğü kendisinden vardığı sonuçtur ve bu sadece onun vardığı sonuç da olmaz zaten de..

ne olursa, günün birinde en olmadık yerden/kavramdan çekilememesi ile ortaya çıkar.. alışkanlık değildir bu, ne alaka! her şeyin değişkenliği vardır, insanın da, varlıkların da.. ve en önemlisi değişken ruh hali vardır, aynı tat hiçbir zaman olmayacağı için..
evlilik mi bu efendim, alıştım diye kalsın insan..

önünde yeni seçenek olmasa, anlaşılır da.. vardır, hem de diğerinden farksız.. yok farklı, daha üst versiyonlarda seçenekler vardır.. ama işte, bu noktada gizli sadakat ortaya çıkacaktır zaten, sahibine "hşşşt! boşa debeleniyorsun" diyecektir.. kötü olduğu bilinene biline, ondan kopamamak.. daha doğrusu dönmeyi düşünmek..

bu kez, kendisini her durumda övebilecek insan bir güzel "peh peh.. ne de sadıkmışım ben bee, muhteşem bir şeyim.. bana güvenebilir insanlar! heley loy loy" diyebilir de..
diğer ihtimal de vardır, "tırsaklık" gibi.. neden, kimden, nasıl? ya da "tembellik" gibi.. ya da "yorgunluk" gibi.. gibi gibi..

işte gizli sadakat böyle bir şeydir, geri döndürmese bile insanı yeniliğe de alıştırmaz.. bırakır ortada öyle gariban gariban.. aldatamamanın* gözü kör olsun..