bugün

ansızın esti rüzgar
üşüdüm yine
asıl korkularım
yalnızlık yine.

çok sevdiğim bir dörtlük. *
gülümsemek zorundaydım.
ciddi durmak.
samimi bakışlar.
üzülmek. bu duyguları normal bir şekilde yapabilmem gerekiyormuş bana öyle söylendi.
anlık olaylara ayak uyddurmak lazımmış yoksa sorunlu insan olarak kalırmışım.
işte o zamanlar başladı bu zıtlık. gün geçtikçe bir başkası oluyordum. birde benliğim. bir koltuğa iki karpuz sığmazdı ve kavgada orda başlamıştı. dışarıda apayrı idim. içerde ayrı. gülümserken içimdeki o üzüntüye kafam karışık bir halde izlemek zorunda kalıyordum. habire iki kafadan iki farklı ses. aynı yerde hiç buluşmamaya başlamışlardı.
bir şeyler yapmalıydım. bu böyle gitmeycekti. sadece yalnızken içime dönmeye başladım. dışarıda başka biri idim. tanımakta zorlanıyordum. zaman hızlı geçiyordu o kadar yoğundumki artık yalnız kalmaya zamanım kalmıyordu.
bir yerlerde bir şeylerin yaralandığını habire kan kaybettiğini hissediyordum ama yardım yoktu.
ölüyordu, öldürüyordum, öldürüyorduk. hepimiz suçluyduk.
son anlarında yanındamıydım bilmiyorum o kadar kısa zaman geçirmiştim ki bir yabancı gibiydi zayıf garip bir o kadar muhtaç ama asil idi. gözlerini yerden ayırmıyordu bir şeyler söyleyecekti söylemedi benimde onu dinlemeye vaktim yoktu.
sonraki gece yalnız kaldığımda kimse yoktu. not bırakmamıştı. fazla üzerinde durmadım. gidişine üzülmedim.artık bir koltukta bir karpuz vardı.
bir şey hissetmiyordum artık. rüzgar nerden eserse o taraftaydım.
koyundum.