bugün

El ele tutuşup yürüdüğümüz anlarda
Ayağımıza takılan kaldırım taşlarından dolayı
Haz alamıyorum kara da yapılan seyahatlerden,
Bu gece on kırk beş uçağı ile
Terk ediyorum,
Tüm tutuşmaları..

Gözlerin sırtıma saplanmış paslı hançer,
Omuzlarım da dünya
Midem biraz Afrika,
Dudaklarım mor Rusya
Parmaklarımın ucu kasvetli Sahra çölü
Sen,
Saçların kum fırtınasında yara almış
Bir bedevi
Diz çöküyorsun
Avuçlarımda,
Kokun elimde can çekişir halde
Bu gece on kırk beş uçağı ile
Terk ediyorum
Teninde ki teri..

Bakışlarını, ruhumdan ayırmaya çalışan
'Yerel' rüzgarların da
Tadı kaçmış 'batıya',
Meşhurlaştığından beri
Tren istasyonlarında ki
Vagon arası sevişmeler,
Çoğunluk gösterdi
Haydarpaşa da ki renkli cesetler,
Marmara mavi değil,
Kız kulesini sol memesinden vurarak
Kestiler sütünü,
Annem merhametini kaybetmiş
Bir çocuk dilencisi artık,
Bu gece on kırk beş uçağı ile
Terk ediyorum
Bu ülkeyi...

Bir merhaba'nın adı
Menfaatin soğuk odalarına
Hapsedildiğinden ötürü,
Okşayamıyorum kalabalığın
Kulaklarım da doğurduğu sesliliği,
Korkuyorum dostlarımın suretinde ki tebessümlerden,
Bakışmalarımızda uzun menzilli silahların açtığı
Delik oluyor gözlerim,
Sohbetler de masum Filistinli çocuğum ben,
Bu gece on kırk beş uçağı ile
Terk ediyorum
Çocukluğumu..

Hatırlar mısın bilmiyorum baba,
Yüksekten korkarım ben,
Uçmadım hiç
Özgür olmadım,
Mutluluktan da havaya uçmadım,
Ama;
''Kaderim tarafından çok havaya uçurulmuşluğum vardır.. ''
Bil diye söylüyorum baba,
Bu gece on kırk beş uçağını
Ben havaya uçuracağım,
Özgürlük adına
intihar adına
Kendim adına..