bugün

Muhtemelen gündüzde dolaşıyordur ama daha çok geceleri ortaya çıktığı için kendileriyle bu dilimde karşılaşıyoruz.

Mesela geceleri telefonda görüşme yapacağım zaman eğer görüşme uzunsa balkona çıkarım. Eğer sülalemizden misafirler yoksa bu yeterlidir ama kalabalık olursak tek kalabileceğim bir alan olamayabiliyor ve istanbbulun göbeğindeki evimden kendimi sokağa atıp konuşmaya başlıyorum. Ve bu görüşmeler sandığınız gibi "seni emerim", "sana sokarım" tarzı konuşmalar değil. iş konusunda kafam geceleri daha iyi çalışır ve gündüz goygoy gece iş yaptığım çok olur. Bunu bilen iş ya da arkadaşlarımla gece uzun sohbetler yapabiliyorum. Şimdi diyeceksiniz ki "dışarıda ne işi konuşuyorsun bilgisayar başında olman gerekmiyor mu?" falan. iş hakkında taktiksel ve fikirsel şeyler oluyor bunlar uygulama değil.

Her neyse böceklere gelelim. Çocukluğumdan beri var olan bir şey. Geceleri sokakta hamam böceği görmeniz çok muhtemeldir. Ölü ya da diri mutlaka görürsünüz. Bu böcekleri karanlıkta görmeniz pek mümkün değildir. Denk geldiğinizi ayağınızın altında ezildiklerinde çıkan sesten anlayabilirsiniz ve iş işten çoktan geçmiştir.

Biraz tiksinçliğin farkındayım ama insan alışıyor bir süre sonra.

Şimdi çok değerli bir anımı anlatmak istiyorum. Yer: Taksim. Eski taksim tabi şimdiki beton yığını değil. Otobüsler falan üst tarafta. Bilen bilir, gezi parkına en yakın duraklardan birinde otobüs bekliyorum. 87'nin son seferi olacak saat 12:10 dolayları. (Gece) benimle beraber aynı yöne gidecek 10 kişi falan sıraya girmişler en arkada benim. Neyse takılıyorum falan işte telefonla oynamalar bilmemne. Kot pantolon var bende. Neyse abi takılıyorum falan sağ dizimin hemen altında kıllar böyle birbirine sürtündü. Neyse eğildim kaşıdım. Telefonla bişeyler yapmaya devam ediyorum. Bir kaç saniye geçti bu sefer aynı bacağımın başka bir yerine kaşıntı geldi. Bu kene muhabbetlerinin olduğu dönemlerdi "lan" dedim acaba mı? Hemen orayı da kaşırkenr o kaşıntı yerini sürtünmeye bıraktı ve hooop paçamdan kocaman bir hamam böceği düştü. Ama şimdi o hamam böceğine mi tiksinsem yoksa hamam böceğinin büyüklüğüne mi şaşırsam bilemedim. Hiç abartmıyorum en az 10 cm uzunluğunda bir böcekti. Lan ezdim, ezicem, ezeyim derken hop diye ileri doğru kaçtı. Neyse derken bi baktım hayvancağız başka bi adamın bol paçasından löp diye içine girdi.

Bir an düşündüm. Adamı uyarayim falan. Ama adama ne diyebilirdim ki? "Beyfendi pantolonunuzda büyük bir şey var" mı diyecektim mesela? Erkeklerden hoşlanan bi erkekse "tamam" diyip evine falan davet eder mazallah ne bileyim. "Paçanızdan böcek girdi galiba" desem şimdi adamı takip ediyormuşum gibi olacak. Derdimi anlatana kadar belki yumruklar aparkatlar küfürler sıralanmış olacak. Binbir türlü insan var şimdi yanlış mıyım? Abi bide biraz kilolu ve töbe bismillah garip bi tipi vardı yani. O zamanlarda biraz küçüğüm 2008 falan. Hiç unutmam adamın pantolonu, fortçuların içine don giymeyerek giydiği beyaz keten pantolondandı. Yani çekinceyi siz düşünün. Bol paçalı efil bişey. Biraz paçalarına baktım hani çıkar mı ya da benim deneyimim gibi kendisi de bir farkındalık yaşar mı diye ama böcek otobüse kaçak bindi gördüğüm kadarıyla. Abi otobüste koltuk da kaptı. Yani eve gittiğinde böceğin cesediyle karşılaşmış olması muhtemel.

Siz siz olun, ayık olun.
Su uyur hamam böceği uyumaz; kara fatma.