bugün

gözlüklü ülke memurlarının bir çoğunun tavrıdır. ve elbette öğrenci davranışı olarak da kabul edilebilir.

şimdi yenge hanım evde camları silerken mütemadiyen su ve gazete kağıdı kullanır. zira gazete kağıdı -eğer boyalı basın değilse- camı bir şekilde parlatma yetsine sahiptir. e tabi devlet memurlarının ve ona yakın derecedeki öğrenci bütçesinin gider kalemleri arasında cam-sil denilen icadın yeri pek yoktur. doğrudur, kısmen de haklıdırlar.

önce yenge hanımın yaptıkları hatırdan geçirilir. ne yapıyordu? camı ıslatmak...hah..memur bey amcamız kurumda masa başında güzelce cama tükürür. eserinin camdaki görüntüsüne bakar, memnuniyet ifadesi yüzünde canlanır.

sonra tekrar geriye ket vurulur...hatırlanır...evet, bir gazete parçası ile camlar güzelce silinir, parlatılır. amca bey sümen altından gazete parçasını çıkartır, güzelce camı ovuşturur. camdaki ovalliğin aklına getirdiklerini bir köşeye not eder, akşam lüzum anında kopye çekilmek üzere.

işlem tamamlanır ve cam bir ışık kaynağına tutularak gözlem yapılır. evet gayeye ulaşılmış olmanın rahatlığı ile mesaiye devam edilir.

sadet; eski gazetelerden sadece sofra altlığı yapılmaz. devlet ekonomisi tasarruflu bireylerin omuzlarında yükselir. ithal pecete kullanımı dövizin yurt dışına çıkışına yol açar.
daha çok, gözlük camını karartmak suretiyle * güneş gözlüğü üretimi yapmaktır.
malesef gözlük camının çizilmesiyle sonuçlanacak olan eylemdir.
gömlegin , tişörtün ne güne duruyor a benim dörtgözüm..
Ay başlarını dört gözle bekleyen çocuk modelidir.
gözlük camını çizdiği için gözlerinizin bir süre sonra bozulmasına sebep olabilecek eylem.