bugün

hayatta sahip olduklarına alın teriyle sahip olmanın, hazıra konmamanın verdiği gurur, alacağın her nesnenin birer hayal ve mutluluk kaynağı olması,

parasız pulsuz özgürce gezip dolaşmak, sevgiliyle pahalı bir restorana gidemediğinden parklarda bahçelerde el ele yürüyüp salıncaklara binmek, ruhunda hiç olmamasına rağmen serseri hissetmek...
-asgari ücreti en mükemmel şekilde değerlendirmeleri
-çocuklarına daha çok zaman ayırabilmeleri
-mahalle maçları yapabilmeleri
-bakkala veresiye yazdırabilmeleri
-bayramdan bayrama et yiyebilmeler, bu yüzden o günlerin değerlerinl koruyup yaşatabilmeleri
- vs vs vs.
felsefe yapmak.
odun sobasının keyfidir.
bir tek sigarayı 6 kişi içmek.
hayal kurmak. paranın çoğu hayali gerçekleştirebilecek güçte olması, zengini bu duygudan mahrum edebilir.
ekmekle zeytinin tadının farkına varmak. bir de çay olursa değme gitsin...
tok karnına alınabılecek ılacı almak ıcın gunlerce beklemek..
metro da yada iett de gördüğü birine aşık olmak.
sıfırdan başlayıp zengin olmak.
aç gezmek.
Fakir edebiyatı yapmak. Nasıl oluyorsa artık.
çamurlar içinde, taşlarla kurulmuş kalelerle, futbol maçı yapmaktır.
cepten çıkan sürpriz 5 lira 10 lira 20 liraya sevinmek.
çenesini yormaz.
ayni tabaktan, o gun evde olan azcik malzemeyle pisirilmis ve sofranin ortasi evin cilekes annesi tarafindan konulmus olan yemegi zevle ekmek banarak hep birlikte yemek.
asgari ucretle gecinmeyi başarmak,
görsel
sobadan zehirlenmek fakirlere mahsus bir özelliktir.
ödemeli atamamak.
kaybetmekten korkmamak.
Şehit olmak, vergi vermek, aç kalmak, sömürülmek, mesaiye kalmak, taşeronda çalışmak, hastalanmak hatta ölmek. Bakın ibrahim Tatlıses örneği, onun aldığı yarayı bir fakir almış olsa idi bu tüm sülalede bile bir domino etkisi yaratır alayı ölürdü.
amele yanığı hastalığına maruz kalmak.
gelir-gider hesabı yapmak.
şehit olabilme ihtimalinden mahrum kalmak.
çürük raporu alıp şirketleriyle başarıdan başarıya koşan nice başbakan çocukları bu haktan mahrumdur.