bugün

birkaç madde ve 1 hikaye ile açıklayacağım bu kavramı.

1) fakir samimiyeti, en samimi aristokratın hislerinden daha içtendir.
2) fakir samimiyeti, üretilen edebi/sinemasal fakirlik temalı eserlerden çok çok daha samimidir.
3) fakir samimiyeti, her fakirde görüldüğü gibi olmayabilir; sahtelik koktuğu haller mevcuttur. bu yüzden bazen itici gelebilir.

hikayeye gelelim.

3 arkadaş, resmi tatil dolayısı ile çalıştıkları illerden kendi memleketlerine gidip birlikte birkaç gün geçirmeye karar verirler. bunların 2'si evlidir. evli olanlar ve eşleri öğretmen, diğer arkadaş ise subaydır. sosyokültürel ve sosyoekonomik yapıyı da aktardıktan sonra sadede gelelim.
sabah kalkıp dağ bayır gezmeye karar verirler. bir at çiftliği görürler dağda bayırda dolaşırken ve at sürmeye karar verirler.
kızlar çiftliğin kafesine oturup çay kahve içerlerken erkeklerden 2'si atv beklemektedir doğa turu için diğeri ise at sürmektedir. atv bekleyen arkadaşlar da beklemekten sıkılır ve onlar da atlı giderler. 3 erkeğin 3'ü de döndükten sonra hep beraber oturulur ve dinlenilir.

olay burada kopuyor.
içlerinden birisi "hadi para vermeden gidelim" der ve enteresan bir şekilde, gündelik hayatta adam yerine konan bu grup 300 lira hesap ödememek için böyle bir kalitesizlik sergilerler.

grubun aylık geliri:

4 öğretmen: 4x3400= 13600 tl.
1 subay: 4000 tl

total: 17600 tl.

ne demiştik, fakir samimiyeti daha içtendir.
fakir samimiyeti her fakirde kalıcı olmayabilir. kimine ağır gelir sınıf atlamak.