bugün

Dostum kediyi boşver, mobil uludağa ne oldu.
1 idi 2 oldu.
2 idi 4 oldu.
4 idi 8 oldu.

evdeki beslediğim kedi sayısı her geçen zaman diliminde ikinin üsleri halinde artmakta.
allah "yürü ya kulum" dedi, gönderdikçe gönderiyor.

geçen sene bu civarlarda sokakta tahminen araba çarpması sonucu arka ayaklarını sürüyor halde bulduğumuz bi dişi kediyi eve aldık, zamanla bel altı minimum hasarla iyileşti. 2 ayın sonlarına doğru fark ettim ki hamileymiş. doğum günü gecemde, odamda, dobiş burunlu bir erkek bebek doğurdu. devamı gelecek diye bekledim ama biricikmiş. büyüdükçe tam hayalini kurduğum o kedi haline geldi.

doğumun 13. gününde anne kedinin kötü kokulu vajinal akıntılarının olması ve kızgınlık döneminde gibi davranması sebebiyle veterinere götürdük. veteriner hekim, kedinin biometra denen bir hastalığı olduğunu ve rahmi alınmazsa yemeden/içmeden kesileceğini söyledi. babam da işten ayrılmıştı o sıralar. hem ameliyat masrafını nasıl karşılayacağımızı, hem de kedinin doğal döngüsünü ne hakla bozacağımızı kara kara düşünürken kapıdan içeri elinde kutu olan bir adam girdi ve oturdu. kutunun içinden kedi ciyaklamaları geliyordu. bir kedi manyağı olarak "aa burada da mı kedi var?" diyerek kutuya doğru koştuktan sonra içerideki görüntüyü görmek içimi sızlattı: zayıflıktan kemikleri sayılan ve açlıktan ciyak ciyak bağıran yeni doğmuş ki adet kedi yavrusu. babamla kısa bir süre muhabbet ettiler. adam ve ailesi, kedileri başka şehirde annesizken bulmuş. şırıngayla beslemeye çalışmışlar, becerememişler.

buradan sonrasında ise hikaye çok güzel:

babam yavrulardan birini alıp sepette yatmakta olan anne kedimize uzattı. anne kedi yavruyu koklayıp yalamaya başladı. babam yavru kediyi annenin önüne bıraktı. yavrucak annenin memesine yapıştı. anne kedi de yavruya sarıldı. olay diğer yavru kedi için de aynı sonuçlandı. adam babama "siz yeter ki bu kedileri 2 hafta besleyin, şu günleri atlatsınlar. ben kedilerin ameliyat, kum, mama masrafını karşılayacağım" dedi.

2 kediyle gittiğimiz veteriner kliniğinden 4 kediyle mutlu mesut evimize dönerken babam bana "allah'ın rızkı nereden vereceği belli olmuyor, görüyor musun?" demişti. Olayı birilerine anlatırken bu cümleye gelince hep gözlerim dolar. Şimdi o kediler neredeyse 1 yaşındalar ve hala evimizdeler. evde asla hayvan istemeyen annem bile evin her yerini saran kedi kılları yüzünden bize ne kadar kızsa da kedilerden vazgeçemiyor.

hikayemiz buraya kadar sanıyordum ama bitmemiş.

evde beslediğim kediler dışında, evimin önünde beslediğim 6-8 kedi daha var. her gün odamın camına çıkıp verdiğim mamaları yiyorlar. içlerinden biri boyut olarak normal bir kediye göre aşırı küçüktü ve 1 yaşında bile olmamasına rağmen 1,5 hafta önce doğum yapmıştı. yavruların nerede olduğunu bilmiyorduk ama anneyi her gün yavrularını besleyebilsin diye bolca besliyorduk. 4-5 gün önce komşunun kapıya gelmesi ve "bahçenizde kedi ölmüş" demesiyle bizi ailecek üzüntü kapladı. anne kedi büyük ihtimalle aşırı küçükken anne olup yetersiz kalmaktan ölmüştü. beni daha çok üzen nokta ise en az 4 tane karnı aç yavrusu vardı ve ben nerede olduklarını bilmiyordum. ertesi gün kardeşimin "abla, balkondan ses geliyor" demesiyle yataktan fırladım. balkona çıkıp sesleri dinledim. yavru kedileri bulduğum an gözyaşlarımı tutamadım.
4 tane 2 haftalık mini mini minnacık yavru var odamda şu anda. veterinerden kedi sütü tozunu, biberonlarını aldım. anneleri olmadığı için tuvalet sorunumuz da var. her gün 2-3 saatte bir karnımızı doyuruyoruz, çiş yapıyoruz. bazen her tarafımız poh oluyor bıcı bıcı yapıp altımızda sıcak su torbası ile soba karşısına geçiyoruz. Sonra da pamuk gibi olup sonraki mama ve çiş saatine kadar uyuyoruz. günlerdir uyku uyuyamıyorum ve uykusuzluktan halüsinasyon bile gördüm ama en azından içim rahat, 4 tane daha mini can nefes alıyor.

ben bu kedilerle ne yapacağımı gerçekten bilmiyorum sözlük*