bugün

upuzun kirpikleri vardi, kaslarina degerdi
uzun boyluydu, genis omuzluydu, bi sarildimi minicik hissederdim kendimi
vucutlarimizin puzzle esleri gibi oldugunu soylerdi.
her anlamda tamamladigimiza inanirdi.
romantikti, hicbir yagmuru kacirmadi, islandik birlikte.
uzerdim, uzulunce aglardi.
gozumun icine icine bakardi.
basimdan oper, yanagimi oper, tek tek parmaklarimi operdi.
sevildigimi hayir can gibi yanildigimi bilirdim.
guvenirdim.
sevgilisiydim, arkadasiydim.
yeri geldi basket bile oynadim onunla.
sevecendi.
asikti.

yer etti.

ama gittim.

hayatimin hatasi oldu.
bana hep çikolata alırdı her gün hiç bıkmadan üzünce beni gözleri dolardı hemen uykuyu çok severdi ama benim için çok uykusuz kalmaya katlanmıştı annemi arar beni şikayet ederdi ders çalışmıyorum diye sırf ben istemiyorum diye bir çok şeyden vazgeçmişti tırnagım bile kırılsa gözleri dolardı hep huzurlu olmam için çabalamıştı baba gibi bazen abi gibi galiba en çok o sevmişti beni.
dudağının üstündeki ben.
zamanla hafızalardan silinen detaylardır. hatta bazen yanındayken bile unutulmaya başlanan detaylardır.
bitanem demezdi, tanem derdi.
annesini çok severdi, ona tostosum derdi bende bundan çok mutlu olurdum.
ilk tanıştığımızda annesiyle tanıştırmak istediğini söylemişti bende çok istemiştim ama olmadı tanışamadık.
ablası onu çok sinir ederdi uyuz derdi gıcık derdi birde çok konuştuğunu söylerdi ablasının.
geniş bir ailesi vardı akrabaları sık sık evlerine gelirdi ama o bundan pek hoşlanmazdı.
kokusuna bayılırdım çok güzel kokardı ölebilirdim onun kokusunu için inanılmaz huzur verirdi kokusu hele sımsıkı sarıldığım da unuturdum her şeyi.
minnoş derdi minnoşum derdi hala kulaklarımda sesi yankılanır garip bi şekilde çok hoşuma giderdi bu.
sevimli sosis derdi, biriciğim derdi çok mutlu olurdum.
uyurken çok fazla hareket ederdi birde uykusunda gülerdi.
ben çok üzüldüğümde hepsi geçicek bitanem üzülme derdi bende salak salak geçmiicek işte geçmiicek diye isyan ederdim.
araba kullanırken çok havalı olurdu onu çok beğenirdim, kedi gibi yanaşırdım omzuna bundan çok mutlu olurdu.
vedalaşırken benim gibi ağlardı oda hiç dayanamazdım onun o haline çok üzülürdüm sımsıkı sarılırdım.
sürpriz yapmayı severdi, son geldiğinde hiç haber vermedi fotoğraf göndermesini istemiştim yoldaki tabelayı göndermişti heyecandan ölebilirdim o an mutluluktan ağlamıştım.
deli gibi özlerdik birbirimizi aramızdaki mesafelere rağmen bir gram eksilmemişti sevgimiz.
evlenmeyi düşünürdü benimle ilk oğlumuz olsun isterdi sonra kızımız, bende kızımız olmasını çok isterdim oda kızımızı bıdış bıdış giydirsin derdi çocukça bi şekilde o an ısırasım gelirdi her yerini nasıl tatlı olurdu öyle konuşunca bayılırdım.
bebişleri çok severdi aşkım bizde yapalım dediğimde okulun bitince yaparız derdi.
hep beni çok sevdiğini söylerdi birbirimize sözler vermiştik benden ayrılmak istediğinde verdiğimiz sözlere ne oldu peki diye sorduğumda sinirli bi şekilde yalan oldu hepsi nolucak demişti.
kız arkadaşı çok fazla yoktu buda beni çok mutlu ederdi.
civcivim diye severdim onu minicik civciv kadar çok sevimliydi civciv sesi de çıkartıyordu sevimli sevimli.
altınoluk'tayken fal bakan çingen bi kadın gelmişti yanımıza bana bakayım falına rosalinda demişti çok gülmüştük gülüşünü çok severdim.
kışın buz gibi evde kalmıştık hiç üşümemiştim sıcacık kolları beni ısıtmıştı.
dışarda çok yağmur yağdığı için dışarı çıkamamıştık ama karnımızda çok acıkmıştı ben gidip bişeyler alıyım demişti izin vermemiştim sonra birbirimize sımsıkı sarılmıştık bi süre sonra açlık hissimiz gitmişti sonrasında aşkım sevgimiz her geçen gün artıyo seni dünyalar çok kadar çok seviyorum demişti.
çok yemek yerdi yemek yemeyide çok severdi annesinin yemeklerine bayılırdı.
gece yarısı 3 gibi korkarak uyanmıştım rüyamda siyah bişeyler görmüştüm tam hatırlamıyorum sonra dışarı çıkmıştık gezmiştik beni sakinleştirmeye çalışmıştı oda küçükken vitrinlerdeki mankenlerden çok korktuğunu söylemişti eve geldiğimizde dua okuması söyledim sımsıkı sarılıp yatmıştık.
bazen yanımdayken güzel kızlara bakardı bende görmemezlikten gelirdim.
yakın arkadaşımı hiç sevmezdi tam kaşar derdi onunla arkadaşlık yapmamı istemezdi.
çok kıskançtı buda beni çok mutlu ederdi.
dudaklarına bayılırdım çok güzeldi ona bunu söylediğimde gülmüştü kendisini hiç beğenmezdi nereme aşık oldun derdi bana.
sarı dalgalı kıvırcık saçları vardı ama esmer olmayı isterdi.
beni ömrünün sonuna kadar bekleyeceğini söylerdi ama sözünü tutamadı.
onun yaşadığı şehirde üniversite kazandım ama o hiç sevinmemişti gerçi bende pek sevinmedim en son tercihimdi hiç bir yer olmazsa o olsun diye gele gele 2 yıllık bi bölüm geldi çok sinirlenmişti buna aramıştı beni açamamıştım açsaydım bağırıp kalbimi kırardı haklıydı sonuna kadar ondan sonra hep soğuk davrandı bana sonrada aramızda güven problemi vardı ben bazı yaşadıklarımı ona çok iyi anlatamamıştım bunu sorun yaptı güvenmiyorum sana dedi.
ve ilişkimizin başında onu aldattığımı düşünüyo ama öyle bi şey yapmadım ayrılmasının asıl sebebi de buydu aşamıyorum bunları dedi ve gitti.
gittiğinde ona herşeyi doğru düzgün anlattım tek kelime dahi etmedi belkide yalan söylediğimi düşündü.
kendimi hiç bi zaman iyi ifade edemezdim oda tam tersi kendini çok güzel ifade ederdi çok güzel konuşurdu.
ayrıldığımızda gece 4 gibi bizim evin oraya gelmişti beni de aramıştı telefonum sessizde olduğu için 5 gibi görmüştüm sonra penceremden baktım ve onu gördüm ağlıyodu hayal gördüğümü sandım sonra mesaj atmıştım neden aradın diye iyiki açmadın küfür ederdim dedi çok ağladım kendimi parçaladım hissetmiştim geldiğini ama iş işten geçmişti.
bazen dengesizlikleri vardı o halinle bile deli gibi severdim onu hala deli gibi seviyorum.
gittiğinde yeni birisi var dedi ondan hoşlanıyorum dedi bu kadar kolay mıydı dedim peki sen beni aldattığında bu kadar kolay mıydı dedi sustum sadece utandığım için söyleyemedim hiç bi zaman onu aldatmadım ama o hep onu aldattığımı düşündü.

benim için hala eski değil onun içinde eminim öyledir. hala deli gibi seviyorum onu. gel dese uçarak giderim yanına. çok özledim. bizi böyle görmeye yüreğim dayanmıyor...
Aşırıydı. Güzeldi ve sadeydi. Gittim. Saygılarımla
bi milyon yıl çıkmayan parfüm kullanıyormuş adam. iki ay sweati kutuya kapattık tüm kıyafetlere koku sindirmiş. makineler dolusu çamaşırla uğraşmak da cabası.
psikopattı. ama pamuk gibiydi. ela renkli iri gözleri vardı. gülümsemesi harikaydı. baktıkça doyamazdım.. boyu benle aynıydı.
unuttum ben de, hiç aklıma gelmiyor, hatırlamıyorum bile müjganı.
gülüşü, mimikleri, boyunu eşitlemek için parmakucunda yürümesi, genel olarak her şeyi lan. unutulmuyor bazen.
Simsiyah gözleri,saçları vardı. Kirli sakal bırakırdı. Hep düşünürdüm nasıl olur da bir kirli sakal bir insana bu kadar yakışır diye. Romantik değildi ama çok içtendi. Sabahlara kadar konuşurduk. Şimdi düşünüyorum, konuşacak o kadar konuyu nereden buluyorduk acaba? Bazen onu gerçekten çok özlüyorum. Sevgisi kalmadı ama bende her zaman yeri ayrı olacak.
hiç istemeden farkında bile olmadan hala beni beslemesi.
sokakta dönüp ikinci kez bakılacak biri değildi.

iddia ettiği kadar zeki biri de değildi.

ilişkimiz süresince hayatında en çok değer verdiği insan olduğumu söyledi, sadece davranışlarıyla gösteremedi bunu.

her şeye rağmen sevildi ama sevdi mi bilemeyeceğim.
Zaten burnunda sümük vardır.
Gözleri.
Badem gibiydi. Sonra saçlarını hiç uzatmayı sevmez sürekli 3 numara yapardi. Sakalları varla yok arasında bir şeydi çıkmazdı doğru düzgün.
Geride koca bir hiç bıraktı. Kocaman bir hiç.
biri bikeresinde benle telefonda konuşurken elma yedi. bi daha aramadım.
biri çok nefisti. modellik yapıyodu.
biri sadece okulun bahçesini tercih ederdi.
birinin boyu benden az bişey uzundu.
birinin ayakları inanılmaz güzeldi.
biriyle tam ciddi düşünüyorum, başka herife gitti.
biri kıçıma tekmeyi vurunca ona aldığım cep telefonunu geri istedim.
biri tam voleybol maçına çıkacağım sırada çadırda giyinirken cart diye çadıra girdi. maça çıkamadım.
özer uçar çiller'in * karısının soyadını aldığını duyduğunda "oha lan o adam nasıl kahveye çıkabilmiş" diyebilecek kadar düz adamdı. * * *
evlenmiş ve iki çocuğu var.
85-60-90.
simsiyah eşek gözleri vardı.
burnu kusursuzdu, sürekli tersini rica etsem de makyajsız dolaşmazdı.
hiç kaprisi yoktu ortaköyden beyazıta kadar yürüdüğümüzü hatırlarım. ya da bir tatil günü ve gecesi 32 saat uyumadan sürekli konuştuğumuzu...
başka erkeklere anlık ilgi duyduğu zaman açık açık söylerdi. bu huyundan vazgeçmesini isterdim. hoşlanmasından değil gelip bana söylemesinden. çünkü aynısını ben de hissederdim. ve bunların çok ileri gitmedikçe mahrem kalmasının daha iyi olacağını söylerdim.
ayrıca çıkarcıydı benimle param için oturur kalkardı. bunu bildiğimin de farkındaydı.
ama eğlenceliydi. bana bir çok kişinin veremediği bir şeyi veriyordu.
kendimden kaçabilme fırsatını.
aitlik eki.
eskiyememiş olması.
yakın arkadaşımla yiyişmiş.
Antidepresan ilaçları.