bugün

ademoğlunun 21. yüzyılın çetin ortamında yapmak zorunda olduğu ve fakat yapmayı arzulamadığı hatta nefret ettiği eylemlerdir.
tamda pazartesi sendromunu hafifleticek bir şekilde işyerine geç gitme iznini koparmışken ve usul usul yavaştan hazırlanmak üzereyken ütülü gömleğin kalmaması hadisesi ve ütüleme gereksinimi buna bi örnek.
facebookta grubu var mı bilmiyorum ama yoksa kurucam ütüden nefret eden erkekler grubunu.
bir erkek olarak;

yemeğimi yapıyorum
çamaşırlarımı yıkıyorum
bulaşıklarımı yıkıyorum
evimin temizliğini yapıyorum.

ama şu ütü meselesine gelince kalakalıyorum. hele ki manşetli gömlekler konusuna hiç girmiyorum. ya sırf ütü için bile evlenebilirim o derecedeyim. hayır bir de o kadar mücadele verip yaptıktan sonra iş yerine gidince, millet bakıp da ya ütülesene üstündekinin hali ne şeklinde konuşmuyorlar mı, yani gidip buhar deliklerinin ortasından vurasım geliyor ütüyü. ütüden nefret ediyorum.
(bkz: zevkle ütü yapan erkekler)