bugün

öne çıkan, yolda ilerlemeyi engelleyen ve geciktiren engelleri inanç ve hırsla geçmek.
hayat her zaman gül bahçesi sunmaz insana, bazen acımasız davranır ve onu kendi karanlığına terkeder. önüne engeller çıkarır, devam etmesini engeller. öyle zamanlarda insan cesaretsiz olur, üzülür, ' buraya kadar mıydı? ' diye sorar. ancak aklına getirmelidir ki, hayatta çözüm bulunmayacak iki şey olmuş ve ölmüş olandır.
yorgun hissederse birkaç gün bekler, dinlenir. kötü hissederse geçmişinden tatlı anılar toplar, onlarla avunur. hazır hissedince de önüne çıkan engelin zayıf yönlerini araştırıp devam etmek için mücadeleye girişir. vakit kaybetmeden savaşını verir, hem sabır hem de inançla engeli yıkıp yoluna devam eder.
abimiz olayı biraz yanlış anlamış galiba....

http://alkislarlayasiyoru...inde-basari-oykusu-icerir
büyük bir zevk ve gurur verir.
filmlerde göründüğünün aksine gerçekleştirilemeyebilen ve insanlığı anlamsızlığa itebilen başarı. zaten çoğu iyimser filmi izlemekten vazgeçişimin sebebi de budur. ne kahraman çıkıp kötü adamı öldürüyor ne beklenen kadın geri geliyor ne de yere düşen adam son gücüyle kalkıp kaçmayı başarıyor. gerçek hayatta bunlar yok. gerçek hayat ulaşmak için çaba gösterdiğiniz müddetçe yeni bir engel koyar, birini aşsanız da karşınıza iki tane birden çıkar. asla ulaşamadığınız gibi yorulur, yoruldukça küser, küstükçe vazgeçersiniz.
şu aptal hayatı neden yaşadığıma dair günler geçtikçe daha çok soru birikiyor zihnimde. en basitinden bu ülkenin ekonomisinin getirildiği şartlarda daha da kötü hissedeceğimi biliyorum. şu anda ulaşabildiklerimi uzaktan izleyebilirim.
hayal etmeyin. aşık olmayın. dik göğüslü, sıkı karınlı, tatlı suratlı kızı düşlemeyin. '' istiyorum '' demeyin. hayal kurmayın ve beklentiye girmeyin. ne de olsa hayat denen bu saçmalık karşınıza aynı anda 4-5 engel çıkarabilir. bu şartlarda karamsar kalmak daha çok acı duymayı engeller.
yemişim böyle hayatı. nefret ediyorum. anlamım yok, bulamıyorum. unutuldum, hiçbir şey sahtelik taşımadan geçmiyor. saçma bir şey işte...
Çok uzun süredir aşina olmadığım bir durum. Artık hiçbir şeyi engel olarak görmüyorum, dolayısıyla aşmamı gerektiren bir şey kalmadı.

Şimdi düşünüyorum da, gençliğimde durum tam tersiydi. Her şey bir engeldi. Öyle ki şu an o gözle bakmaya çalıştığımda tüm dünyayı bir engel olarak gördüğümü fark ettim. Engel aşmak zevkli mi değil mi yorum yapamam fakat engelleri aşmak yorucu mu diye sorsanız yorucu derdim. Okul bir engel, yemek yemek, çalışmak, öğrenmek, sevmek ve sevilmek hepsi aşılması gereken bir engel gibiydi. Birisini seversiniz ve düşünürsünüz o da beni seviyor mu diye. Beni, onu sevdiğim kadar seviyor mu? Beni sevmiyorsa kendimi nasıl sevdiririm? Sevmek gibi basit bir şeyde bile durum bu hale gelebiliyor.

Mutlu olmak için engeller belirlenir ve o engeller aşılırsa mutlu olunacağı sanılır. Çok yorucu. E o halde engeller aşılıp mutluluğa ulaşılamayınca yeni engeller mi koyulacak mutluluğa erişmek için? Birçok olasılık çıkar bu düşüncelerden fakat şahsen engellerden zevk almayı hayatımın zemini yapacağıma hiçbir şeyi engel olarak görmem ve minik, kısa yaşam serüvenimin her anından zevk alırım.

Bence insanın düşünce yapısı bir çocuğunkine benzemelidir. Daha doğrusu insan hala bir çocuk gibi düşündüğünü kabul etmelidir demeliyim. "Bunu istiyorum" dediyse istiyordur, neden istediğinin önemi olmaması gerekir. Bir şeyi yapmaktan niye keyif aldığımızı derinlemesine düşünmek yerine o şeyi yapmaya devam edebiliriz, başkasının keyfini bozmadığımız sürece.

Mutluluk çok garip bir şey. insan çocukken hiç mutluluk aramaz, büyümeye başladıkça mutluluğun ne olduğunu öğrenir. Öğrendikten sonra onun peşinden koşmaya başlar ve ölene kadar durmaz. Halbuki mutluluğun ne olduğunu bilmeden önce mutluydu. Mutluluk diye öğretilen şey mutluluk mu değildi, yoksa çocuk mutluluğu dile dökmeyi öğrendiğinden dolayı özünü mü bozmuştu? Tıpkı denizi elindeki bir tasa sığdırmaya çalışmak gibi. Uzattım. Demek istediğim, bence engelleri aşmak yapay bir şeydir. Şayet bir engel varsa, engelin ta kendisidir.
mütefekkir salih mirzabeyoğlu'nun ''ideolocya ve ihtilal'' adlı eserinde engel ve aksiyon bahsi.
''her işte imkân üstüne tırmanmak ve engeli aşmak davası, aksiyon budur.''