bugün

anadolu'nun en güzel aşk hikayesinin isim verdiği kaz dağlarındaki bir çınarın adıdır.

bundan çok uzum zaman önce edremit ilçesine bağlı köylerden insanlar her çarşamba günü pazara gelirler yetiştirdiği ürünü satar, ihtiyacı olanı da alır köyüne geri dönermiş.

hasan isminde genç bir çocuk varmış, baba mesleği olan bahçıvanlığı yapar sebzesini meyvesini bu pazarda satarmış. günün birinde pazarda emine isimli bir kızla karşılaşmış; bu kızda kazdağlarından, obasından gelir gidermiş pazara. emine ile hasan pazarda tanışmışlar, birbirlerini sevmişler tabi. hasan emine il evlenmek istemiş, hasanın annesi olur vermiş ama obalılar bu işe yanaşmamış...

emine gönlüme laf geçiremiyorum deyince, oba büyükleri eğer hasan sırtında 40 okka tuz ile buraya gelirse evlenebilirsiniz demiş. ne hasan'ın ne emine'nin bu işten başka bir şansı yokmuş. hasan tuzu yüklenmiş çıkmış yola. daha yolun yarısında yani bugün hasanboğuldu olarak bilinen göletin yakınında yere yığılmış. emine'ye yalvarmış '' dur gitme, beraber kaçalım diye.'' ama emine kendisinin bile çok rahat taşıyabildiği çuvalı almış sırtına çıkmış yola, hasanı orada bırakmış gitmiş...

hasan oracıkta kalmış, çığlık çığlığa bağırmış ama emine çoktan gitmiş, emine pişman olmuş obaya varınca geri dönmek istemiş ama ne fayda dışarıda kıyamet gibi yağmur varmış. ailesi sabah beraber gideriz demiş, emine sabah erken saatte vurmuş kendini yola ama ne hasan varmış nede bir izi, emine köye inmiş köydede hasandan bir iz yokmuş... emine o gün meczup olmuş derler, daha sonra dere yatağından ağrı dağa doğru çıkmaya başlamış gölete yakın biryerde hasan'ın gömleği ve hasana hediye ettiği yemeniyi gören emine, hemen göletin yanındaki çınara kendini asmış...

o gün bugündür, o göletin adı hasanboğuldudur, ağacın adı ise emine çınarıdır.