bugün

Aslında eritmemiş hala bir yerlerde bir parçam var ve sanki ateşkes ilan etmiş ileriki hayatımda onuda eritecekmiş gibi hissediyorum. Ama belki herşey güzel olur yada güzel olsa bile bunu göremem. Bilmiyorum küçüklüğüm fakir bir gece konduda geçti teey lise çağlarıma kadar ordaydım etrafımızda ki tüm uzun binaların balkonundan cins cins bakanlar vardı. anlatmak istediğim kocaman gelişmiş bir şehrin ortasında olan çöplük gibiydi çünkü tüm şaşalı güzel evler bizim hurdalık yığılı olan gecekondunun etrafındaydı. evimizin girişi kepenkti kapı değil kepengi açıp gidiyordum oyun oynamaya okumaya çalışmaya ve tüm insanlar o kepenk in sesine kafasını çevirip bakıyordu. Bu, bu nasıl diyeyim kendimi kulubesinden çıkan köpek gibi hissediyordum. Fakat bu kulübe eski boyası dökülmüş tahtası çıkmış daracık bir yer. O zamanlar tek derdim paraydı çocuktum fakirdik ve her gece uyurken dünyada ki herkesin zengin olmasını diler yatardım akşamın 9 unda sonra çok değil geçinecek kadar paramız olmasını hayal ederken uykuya dalardım. 7 yaşımda 8 yaşımda burdaki semtte sobalar her kış yanıyordu onlara küçücük bedenimle kömürü ben taşıyordum 10 yaşımda hafif kamburum çıktı kömür taşımaktan halada sırtımda beni takip ediyor. bazen 1-2 lira bişeyler atarlardı insanlar kömürü taşıdım diye gider onuda mahallede ki bir kaç serseri arkadaşımla çıkmaz sokaklarda terk edilmiş binalarda 1 dal sigara alıp içerdik cigerimize gitmezdi ama ağzımızda dolanır çıkardı dışarı sigara içtik derdik özeniyorduk aksiyonlarda hoşumuza gidiyordu. mutluluğun parada olduğunu düşünüp dururdum anneme saray alıcaktım yaşlanınca, kuleler dicektim her yeri gören o zamanlar kafam burdaydı. okuyup büyüyecektim paralar geçecekti elime hala okuyorum orası ayrı daha bitmedi. 2004 yılında dayım memleketten istanbula göç etti. Babamla ortaklaşa küçük bir market açtılar. market paralar kazandı bende 8 sene hem markete yardım edip hemde kışları yine kömür taşımaya devam ettim. Babam markete göndermediği zamanlar gider hurda toplar satardık demir bakır değerli olan madenleri toplaya toplaya 4. sınıfı bitirdim. yaz geldi memlekete gönderdiler rahmetli babaanem o zamanlar tek yaşardı. tek başına geçinemiyor diye yanına gönderirlerdi eşi 1999 da hayatını kaybetmişti. Dedem hiç görmedim ama her gün yanımdaymış gibi severdim hiç görmediğim dedemin fotoğraflarına bakardım gülerdim bahçeye iner çilek yerdim elma armut ne varsa ağaca çıkar taze taze karnımı doyurur köyün sokaklarında dolanır kendimi köpekten kaçarken evin önünde bulurdum. 3 ay yaz tatilini öyle geçirirdim güzel günlerdi açıkcası en azından gündüz markete bakıp gece hurda toplamaktan iyiydi babaaneme bakmak. 13, 14 derken ilkokulu bitirdim. tuvalet terliğiyle okula gittiğim günleri unutamıyorum tabi. Liseye başladığımda sınıfta kalmaktan o kadar çok korkuyordum ki çünkü abim ve ablam lise terktiler. Babam bana sen okuyup adam olucaksın der dururdu kalan tek çocuğuydum ve okumamı o kadar çok şehvetle istiyordu ki sınıfta kalsam sanki dünyası sönecekmiş gibi. lisedeyken annem 3 öğün yemek yapamıyordu. öğlenciydim uyku düzenim alt üst olmuştu öğlen 12 de uyanıp yemek yemeden okula giderdim bazen yürüyerek bazende dolmuşa 1 tl verip bir şekilde giderdim. akşam 8 de evde oluyordum yemek yiyip derse başlıyordum bazen dikkatim dağılıyordu televizyona dalıyordum aamaan ne dersi diyip bir tarafa atıyordum sabaha karşı 2-3 gibi uyuyordum. anneme neden kahvaltı hazırlamıyorsun diye soramadım ben ekmek alacak para geçmiyordu elimize çünkü. lise 1 kötüydü, ve yaz tatilinde bir matbaa fabrikasında 12 saat çalışıp 35 tl aldığım bir işe girdim. Girdim derken imzalı yazılı kağıtta olan birşey yok her şey sözde haftada 3-4 gün çağırıyorlar dı gidiyordum yevmiyeci olarak biraz ordan geçindik allah razı olsun ne kadar şartlar kötü olsada. lise 2 de durumlarımız biraz daha düzelmişti artık yürüyordum okula cebimde 3-5 lira haşlığım oluyordu her gün en azından. ama birikmiş paramız yoktu günlük gelip günlük gidiyordu kazandığımız paralar. babam gece konduyu müteahhite vermeye karar verdi artık bıkmıştık pislikten ben 16 yaşıma gelmiştim nerdeyse reşit bir birey olmaya yakınken müteahiiten 20 milyar aldık. iyi bir para tüm borçları onunla kapattık ve sonunda lise 3 geldi kalıtsal hastalığı olan bir kıza aşık oldum ki ilk gördüğümde dünya yıkılsa yine bu kızla tanışamam demiştim kendi kendime. çok büyük konuşmuştum galiba, facebooktan bir kızla tanıştım bizim okuldan baya yakın samimi olduk bir gün anlaştık 3. katta 11/A nın önünde ilk defa görücektik bir birimizi. ertesi gün çıktım 3. kata beklemeye başladım gel yanıma selamlaştık falan daha yakın olduk fakat hoşlaşmak anlamında değil çok yakın arkadaş olduk kardeş gibi zamanlarımızı geçirdik. 1 hafta güle eğlene her tenefüs yan yana gele gele geçirdik. bir gün 3. katta bekliyordum tek başıma yine geldi o kardeşim dediğim kız selam verdi konuşuyorduk öylece. alt kattan hayatta tanışamam dediğim kız merdivenlerden yukarı çıkıyordu bende ona bakıyordum yukarı çıktı bize doğru yöneldi ve yanımdaki kıza selam verdi bana baktı el sıkıştık hala şoktaydım imkansız demiştim çünkü düşünebiliyormunuzu geldi elimi sıktı meğersem kardeşim dediğim kızın en yakın arkadaşıymış. seviniyordum çünkü doğru dürüst ilk defa kardeş dediğim bir kız oldu yani hayatı hep erkeklerle sokaklarda sigara içen çocugun kızlarla tanışması çok hoştu. Biz bu 3 lü okulda eğleniyorduk zaman geçiriyorduk imkansız dediğim kız bana ne kadar yakınlaşsa ben o kadar aşık oluyordum. söyleymemek içimi kemiyordu kendimi yiyordum her gece düşünüyordum nasıl itiraf ederim diye ve bayanlar bu gerçekten zor bir şey erkekler için itiraf etmek yarı yarıya kaybetmek demek ya kaybedeceksin o kızı yada çıkacaksın bize zor gelen kısmı kaybetmek evet bir daha konuşamayız korkusu dışardan bakıldığı gibi basit değil hemde hiç değil. saçlarım artık belli oluyordu beyaz beyaz tuhaf tuhaf bakıp hayret eden insanlarla doluydu etrafım bir anda belli olacak kadar beyazladı çok düşünüyordum herşeyi yatağa girdiğimde geçirdiğimiz her dakika aklıma geliyordu. ilk aşık olduğum kızdı. off daha yazamıyacağım sözlük okumazlar çoğu. okuyan adam dertlidir zaten meraklıdır onunda aklına mazisi gelir belki alta yazar fakat bu burda kalsa aklımdan belki bir gün silinsede okuyup özümü kaybetmiyeceğim bir metin oldu evet evet nerden geldiğimi bileceğim bunun sayesinde ama bilmiyordum belki devamını yazmak isterim çünkü her güneş doğduğunda yeni bir gün yeni bir efkar eritecek beni.
Vay amk.