bugün

her zaman izlemesi eziyet vermeyen bir düğün klasiği. hep izleyici olduğundan mıdır nedir tam olarak bilmiyorum ama çok fazla duygularla ilişkilendirdiğim bir müzik ve dans etme şekli değil. sarmaş dolaş çiftler, 5 dakika önce gülerken, mutlu mesut makara yaparken yine birkaç dakika içinde bu müziğin etkisiyle tüm psikolojilerini değiştirebilme yetisine sahip olabiliyorlar. bu kısmı izleyen biri için her ne kadar gerçek dışı ve sıkıcı olsa da insanların birkaç dakikalık o uyumuna, samimiyetsiz de gelse, frapan insanların sarmaş dolaş haline bazen özenmiyor değilim. bugün bir akrabamızın nişanında, yine o dans müziğini köklediler. önüme bardağı alıp içine kola döktükten sonra seyretmeye başladım. kolanın asitleri bardaktan zıplarken düşündüm o arada: 'sahi ben hiç bir kızla dans etmemiştim bu müzikte. lan bi acıdım kendime. bir de bu nasıl bir duygu hakikaten diye bugün ciddi ciddi merak ettim. düşünsene elinden ve belinden tutuyorsun gözlerinin içine derin derin bakıyorsun. güzel şey lan aslında. izleyici olmaktan daha fazla duygu içerdiği gerçeğini istemesek de kabul etmek zorundayız. '' ya sevdiğim insan ile orada dans etseydim'' diye aklında o sahneyi canlandırdığında, yalnızlığına ve asiti kaçmış kolaya lanet ediyorsun, tereddütsüz. orta yaşlı akraban sırtına dokunduğunda anca kendine geliyorsun bu durumda.
Genelde irem derici' nin seslendirdiği şarkılar bu kulvara dahil oluyor.
Ya irem Derici-Kalbimin Tek Sahibine ya da Mustafa Ceceli-Gül Rengi çalmaktadır. Çiftler dans ederken bir sürü eli balonlu çocuk ortada koşturur, gelinin uzun duvağına basarak saçını bozarlar. Pek romantik değildir yani.