bugün

öncelikle belirteyim ki alçak gönüllü olan kişi de ki erdemi ve üstün davranışların neden böyle bir sıfat taşıdığını anlamıyorum. yani alçak gönüllü, 'alçak lanet gönüllü falan gibi geliyor. ilk ki o yüzdendir küçükken alçak gönüllünün kötü bir şey olduğunu sanardım. karnem hep hep pekiyi iken komşunun maşallah nasıl da zeki terbiyeli dediğinde ben de ne alakası var demiştim. 'maşallah pek alçak gönüllü' demişti sinir olmuştum. sensin alçak, pis karı demiştim içimden. o dönem de nasıl 5 geldi bütün dersler bilmiyorum, pek iç açıcı olmayan bir karne geçmişim vardır.

konuya gelecek olursak. alçak gönüllü olmak herhalde var olan erdemi davranışlar arasında pek bir zor olanıdır. 'alçak gönüllük pek çok soylunun evinde sadece bir hayalet değil midir?' demiştir gothe, genç wertherin acıları kitabında. modern ve eskimiş çağ insanların kanında olan kuvvetli, bulaşıcı bir hastalık bu kibirli olmak. herhalde çok şey başarabiliriz mükemmel bir kariyerimiz, çok güzel bir evimiz, çok güzel ve ya karizmatik bir eşimiz olabilir. peki bunları güzel yapan şeyler nelerdir aslında. yani güzeli güzel yapan sadece o anda hissettirdikleri midir bize? bence hayır. güzeli ve değerliyi değerli yapan şeyi şu sözün ardında saklanan bir hayaletin içinde arayacağız.

mutluluk ancak paylaşıldığı zaman mutluluktur.

mutluluk gerçekten de diğer insalarla paylaşınca bir anlam kazanıyor gibi. güzel bir okul kazandığınızda yeni bir araba aldığınızda, güzel bir işe girdiğinizde, güzel bir sevgiliniz olduğunda çevrenizdekiler ile onu paylaşmadan duramıyoruz. cem yılmaz diyor du ya ; 'ayağımı yerden kessin diye cabrio araba mı alınır lan. biri onu görecek ki aaa bak arabası var. diyecek.

bu birazda şeye benziyor. denir ki ; biz aslında birini sevmiyoruz, onun bizde yarattığı duyguyu seviyoruz. sevgilimin yüzünü her gördüğümde mutlu olmasam, onu öptüğümde güzel şeyler hissetmesem, onunla seviştiğimde zevk almasam, o güldüğünde içimde bir şeyler uçuşmasa yani ben mutlu olmasam niye seveyim, nasıl seveyim.

velhasıl bu kendimiz de var olanı paylaşma, gösterme, diğer insanların tepkilerini izleme insanoğlunun ademden beri gelen en büyük noksanlıklarından biridir. bir başarımızı, bir yeteneğimizi insanlara söylemek belirtmek, insanların senin hakkında ne düşüneceğini, düşünüp haz almak da en basitçe duygulardan biri gibidir. facebook da bu yüzden bu kadar popüler olmuştur ya. insanlar düşüncelerini, fotoğraflarını diğer insanlarla paylaşacak, yaptığı iyi ve ya kötü işlerin sürekli birileri tarafından göz önün de olması onların egolarını pohpohlayacak.

alçak gönüllü olmak zordur işte bu yüzden. en asil duyguların insanı bu alçak gönüllü insan herhalde.
(bkz: ezikliği tevazu ile kapatmak)
(bkz: okumadan eksiledim)